SEJg. Kabir ziyaretinde bulunan kişi, ahreti hatırlamalı, dünyanın geçici olduğunu ve bir gün kendisinin de öleceğini düşünmelidir. Kabirlerin haftada bir gün, özellikle Cuma veya cumartesi günleri, ayrıca arefe ve bayram günleri ziyaret edilmesi Bayramda mezarlığa gidilir mi?2 Kabir ziyareti ne zaman yapılmaz?3 Bayram günü ölüler ne yapar?4 Mezarlıklara ziyaret serbest mi?5 Ölen kişi mezarına geleni görür mü?6 Dinen mezar ne zaman yaptırılır?7 Mezar ziyareti hangi saatlerde yapılmalıdır?8 Ölüler ziyarete geleni görür mü?Bayramda mezarlığa gidilir mi?Bayramda kabristan ziyareti yapılır mı? Peygamber Efendimizin cuma, cumartesi arefe ve bayram günleri kabir ziyaretlerinde bulunduğuna dair rivayetler bulunuyor. Bayramın illa şu gününde kabir ziyareti yapılacak diye bir durum söz konusu değil. Arefe ve bayramın dilediği günlerinde kabirler ziyaret ziyareti ne zaman yapılmaz?Kabir ziyaretinin herhangi bir günü yoktur. Her zaman ziyaret edilebilir. Peygamberimiz bazen geceleri de Baki Kabristanı'na giderdi. Kabri ayakta ziyaret edip ayakta dua etmek günü ölüler ne yapar?Davut Yaylalı, bayramda ve arife gününde yapılan kabir ziyaretlerinin ölülere bayram hediyesi olduğunu belirterek, "Ziyaretçinin ona yapacağı duayı ve okuyacağı Kuran'ın sevabını Cenab-ı Hak ölülere ulaştırır. Bu da onlar için bir bayram hediyesi olur" ziyaret serbest mi?BAYRAMDA MEZARLIK ZİYARETİ YASAK MI? 81 ilde uygulanacak sokağa çıkma yasağı nedeniyle mezarlıklara gidilemeyecek. Mezar ziyaretleri bayramdan önce yapılabilecek. Mezarlıkların girişlerinde ateş ölçümü yapılacak, sosyal mesafe kuralı ve maske kullanımına ilişkin kontrollere ağırlık kişi mezarına geleni görür mü?Peygamber'in ve Allah'ın veli kullarının kabirlerini ziyaret için yolculuğa çıkmak menduptur. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur “Kim, beni öldükten sonra ziyaret ederse, sanki hayatımda iken ziyaret etmiş gibi olur.”Mansur Ali Nasif, et- Tâc, el-Câmiu'l-Usûl, II/190.Dinen mezar ne zaman yaptırılır?Mezar inşaat ruhsatını cenaze defini lahit ytong ile yapılmışsa 7 gün sonra eğer cenazenizin üzerine tahta konulup toprak atıldı ise defin tarihinden 91 gün sonra ziyareti hangi saatlerde yapılmalıdır?Kabirler her zaman ziyaret edilebilir ve oradaki ölmüş ehl-i imana dualar gönderilebilir. Ancak Cuma ve Arefe günleri daha faziletli olduğuna dair rivayetler vardır. Kabir ziyaretinin özellikle sabah, ikindi ya da akşam ziyaret edilmesine ilişkin bir hadis ziyarete geleni görür mü?Peygamber'in ve Allah'ın veli kullarının kabirlerini ziyaret için yolculuğa çıkmak menduptur. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur “Kim, beni öldükten sonra ziyaret ederse, sanki hayatımda iken ziyaret etmiş gibi olur.”Mansur Ali Nasif, et- Tâc, el-Câmiu'l-Usûl, II/190. Okula ilk kez başlayacak çocuklara nasıl davranılmalı?Okula yeni başlayacak çocuklar için anne babaların en büyük kaygısı, onlara okulu sevdirmek oluyor. Bunun için de çocuğun okulda neler yaşayacağını ona anlatırlar, ancak bu doğru değildir. Eğer çocuk okulla ilgili sorular sorarsa “Küçükken ben de okula gittim. Okul güzeldir. Sen de orada yeni şeyler öğreneceksin, birçok yeni arkadaşın olacak ve eğer bir şeye ihtiyacın olursa öğretmenin sana yardımcı olacak” şeklinde bilgi vermek yeterlidir. Okula ilk kez başlayacak olan çocuk yeni ortama güven hissi beslemek ve duymak ister. Anne babalara düşen görev de çocuğa güvenebileceği bir ortam olduğunu ifade etmektir. Bu noktada ailelerin, çocuklarının gidecekleri okulu, öğretmenini ve sınıf arkadaşlarını beğendiklerini, özellikle öğretmenlerine güvendiklerini belirtmeleri çocukları için büyük önem çocukları ile birlikte okula gitmeli mi?Eğer çocuk ilk kez okula başlıyorsa gitmelidirler. Ancak bu tüm gün boyunca çocuğu kapıda beklemek, camdan sınıfı izlemek anlamına gelmemelidir. Ayrıca, her gün okula gidilmemesine özen gösterilmelidir. Çocuğun okula gitme alışkanlığını yeni kazanacağı bu süreçte anne ya da baba ile okula gitmek gibi bir alışkanlığı yapılandırmamak çocuk, anne veya babasının derse girmesini isterse?Anne ve baba derse girmemeli. Bu konuda okul yönetimi ve sınıf öğretmeniyle işbirliği içinde olunmalı. Okul, çocuğun ailesinden bağımsızlaştığı, bireysel ve kendine ait olan ilk sosyal çevresidir. Buraya adım atma sürecinin ebeveynle birlikte olması hem çocuğun bu bağımsızlaşma veya aileden ayrışma sürecini hem de diğer çocukların onu daha küçük ve zayıf görmesine neden olabilir. Ayrıca, bu durum diğer çocukların da okula uyum sürecini olumsuz alışmakta zorluk çeken bir çocuğa ailesi nasıl yaklaşmalı?Çocuğu zorlandığı için endişe duyan aile öncelikle kendi endişe ve kaygılarını çocuklarına yansıtmamaya özen göstermeli. Aileler okulla ilgili olumsuz ve uzun açıklamalar yapmaktan kaçınmalılar. Çocuğun duyacağı şekilde okulla ya da çocuklarının durumu ile ilgili düşünce ve duygularını konuşmamalı. Öğretmeni ya da sınıftaki çocuklarla ilgili olumsuz söylemlerde bulunmamalı. Çocukla beraber sınıfa girmekten, tüm gün okulda beklemekten, teneffüslerde çocukla görüşmekten kaçınmalılar. Ayrıca çocuğa okul saatlerinde ya da sonrasında olumsuz ifade içeren sorular da sormamalılar. Örneğin, “Bugün seni üzen bir şey oldu mu? Çok zorlandın mı? Ağladın mı?” vb. sorulardan uzak durulmalı. Aksi halde, tüm bunlar okula alışmakta zorlanan çocuğunuzun hissettiği endişenin güçlenmesine ve uyumunun gecikmesine neden olur. Üç hafta sonunda çocuk okula alışmakta hâlâ çok zorlanıyor ve sorunlar yaşıyorsa bir uzman desteğine OKULA KOLAY ALIŞMASI İÇİN 5 ÖNERİ• Güvenini sarsacak bir şekilde, çocuğa bilgi vermeden ortadan kaybolmayın. Onun anlayacağı kısa ve net açıklamalar yapın.• Okulda çok uzun süreler kalmayın. “Sen derse girince ben gideceğim, akşam da gelip seni alacağım” gibi sözlerle güven verebilirsiniz.• Onu mutlaka saatinde okuldan alın. Kesinlikle yalnız kalıp, endişelenmemeli. Dersi bitince sizi kapıda görmek ona güven verecektir.• “Okulunu, öğretmenini veya arkadaşlarını sevdin mi?” gibi sorulardan kaçının. Bunun yerine “Nasıl zaman geçirdin, bugün neler yaptın?” gibi yönlendirici olmayan sorular sorun.• Olumlu olun, gülümseyin ve onun başarısını ANNE GİDELİMOrigamiden mobilya tasarım atölyesiÇocuklar kâğıtları katlayarak minik mobilyalar yapmayı öğrenecekler. Daha sonra da İstanbul Oyuncak Müzesi’ni İstanbul-Oyuncak MüzesiTarih BugünSaat 40 TLTel 0216 359 45 50Ahşap kalemlik yapıyoruzBu atölyede çocuklar kendi ahşap kalemliklerini tasarlayacak, sonra da ders çalışırken İstanbul-Trump TowersTarih Bugün/YarınSaat ÜcretsizTel 0212 348 78 67Tavşan şapkası atölyesiÇocuklar kendi tavşan şapkalarını tasarlayacak, farklı malzemeleri bir arada kullanarak bir eser oluşturmayı Ankara-Antares AVMTarih BugünSaat ÜcretsizTel 0312 321 06 00Süslü fırçalarÜcretsiz olan bu etkinlikte çocuklar hem resim yapacak hem de doyasıya Koaceli-41 Burda AVMTarih YarınSaat ÜcretsizTel 0262 335 55 50HAFTANIN KİTABINilay Yılmaz’ın hazırladığı Yaratıcı Yaramazlık’ kitabı çocukları eğlendirirken, öykü yazmayı da Altın KitaplarYazar Nilay YılmazTür Yaratıcı YazarlıkSayfa 160Fiyat 28 TL Liseyi bitirdiğin için mutlu olduğunu biliyorum, yaşadığın tüm eğlenceler, özleyeceğin harika arkadaşlar… Vay canına!… Hayat böyle. sen girerken Bir Fresher olarak kolej, “Hayat benim için burada nasıl olacak?”, “Nasıl bir Bez giysem?”, “OMG, “Umarım üniversitede gangsterlerin eline geçmem” diye merak edeceksiniz. “Topluluk kolejindeki ilk günümle başa çıkabilecek miyim” veya “Ailemin bana anlattığı kolej hikayelerini duyabilecek miyim?” Bütün bunlar aklınızdan geçecek ama üniversitenin Liseden daha dışavurumcu ve sosyal olacağını aklınızdan çıkarmamanızı istiyorum çünkü hayatın farklı geçmişlerinden ve bakış açılarından birçok insanla tanışacaksınız. Tüm bunlarla birlikte, bir kolej sınıfının ilk gününde ne yapacağınızı merak edeceğinizi ve merak edeceğinizi veya gerçekten kolej hikayelerini duyup duymayacağınızı biliyorum, bu yüzden bu yazıda size bilmeniz gereken her şeyi göstereceğim. üniversitenin ilk günü. Aşırı Vurgulanamaz – Erken OlunBunu yaratmaÇok dikkatDerste nasıl dikkat edersinHazırlıklı gelBu Hatayı YapmayınKolej Sınıfları Kontrol Listesinin ilk günü için gerekenlerİnsanlarla Bağlantı KurunKendiniz OlunTopluluk Kolejinin İlk GünüDerslerin ilk gününde çoğu taze öğrencinin yaptığı hatalarSonuç Fazla Vurgulanamaz – Erken ol Yeni bir öğrenci olarak üniversiteye geliyor, topluluk kolej sınıfının ilk gününde, ertesi sabah bakarken kafanız karışmaması için birinci dersten bir gün önce amfinin veya tiyatronun bulunduğu yere gitmeyi içeren kolej ortamını tanımanız gerekir. konferans salonunuz için. Bu okuyun Üniversitenin Zor Olmasının Nedenleri Bunu yaratma Yeni döneme ilk derse geç gelmekle başlamanız gerçekten kötü bir izlenim bırakacaktır. Hatta yoklamayı kaçırabilirsiniz çünkü bazı komik hocalar öğrencilerin yoklamalarını derse girer girmez alırlar. Bu sorunu nasıl ele alıyorsunuz? Gerçek dersten bir gün önce konferans salonunuzu tanımak için elinizden gelenin en iyisini yapın. Biri yatağa yakın, diğeri yataktan uzak olmak üzere en az iki alarm kurun. İlk derse bir gün önceden önceden amfinizi tanıyamadıysanız, amfiye nasıl gideceğinize dair sorular sorabilirsiniz. Çok dikkat Bu, topluluk kolejinin ilk gününde yapılacak önemli şeylerden biridir çünkü ne yaparsanız yapın. Üniversitenin ilk gününde anlamadığınızı, sömestr başında anlamaya gerçekten ilgi duymazsanız, sizin için zor olabilir. Bu okuyun Bir Üniversite Öğrencisinin Yapabileceği En Büyük Hata Derste nasıl dikkat edersin Dikkat etmeye karar verin Dikkat dağıtan arkadaşlarınızdan uzak durun Telefonunuzu çıkarın Profesörün öğrettiklerini takip edin. Hazırlıklı gel Liseden gerçekten keyif aldığınızı biliyorum ve bir sınıfa gelirken nelerin gerekli olduğunu biliyorsunuz. Bu yüzden gerekli şeylerle birlikte gelin. Bazı ekstra şeyler gerekli olsa da, yine de lisede kullandığınız malzemeler. Bu Hatayı Yapmayın Dönemin ilk dersine gelen o üniversite öğrencisi olmak zorunda değilsin, kalem veya kurşun kalem, cetvel ve hatta fazladan bir defter istemek. Bu nedenle, topluluk kolej sınıfının ilk günü için hazırlıklı gelin, böylece kolejde öğretilenlere odaklanabilirsiniz. Bu okuyun Üniversiteye Gitmek Sizi Başarılı Yapar mı? Kolej Sınıfları Kontrol Listesinin ilk günü için gerekenler defter Kalem/KalemlerLaptopİnternet erişimi için Şarj Cihazı ve UzantıModem veya Cep TelefonuDepolama aygıtlarıYazım araçları İnsanlarla Bağlantı Kurun Bu, topluluk kolejinin ilk gününde yapılacak en önemli şeylerden biridir. Ağınız net değerinizdir; bu yüzden yeni kurs arkadaşınızı ve isimlerini tanımanız gerekiyor. Bunu unutma Bir kişinin adı onun için duymayı en çok seveceği sestir, bu yüzden elinizden gelenin en iyisini yapın. kurs arkadaşının adını unutma çünkü sana bunun için değer verecekler. Herkes senin gibi gergin, bu yüzden gerginliğinizi göstermemek için elinizden gelenin en iyisini yapın, yeni kurs arkadaşlarınızla konuşacak kadar cesur olun. Kendin dışında kimse gergin olduğunu bilmiyor. Kurs arkadaşlarınızla bağlantı kurmaya çalışırken, kolejde size yardımcı olacak bir en iyi arkadaş veya bir çalışma arkadaşı bulabilirsiniz. Komik olan bir şey de, yeni ağınızdan veya çalışma partnerinizden üniversitenin ilk gününe dair birçok hikaye duyacaksınız. Kendiniz OlunTopluluk Kolejinin İlk Günü Artık bir üniversite öğrencisi olduğunuz doğru, bu yüzden herkes tarafından fark edilmeyi çok istersiniz… ki bu iyi bir fikir değil. Dersin ilk gününde, ne yapacağınızı ve ne yapmayacağınızı bilmek için kendinizi uyumlu hale getirmek ve çevrenizi gözlemlemek iyidir. Daha sonra sizi etkileyecek maliyetli hatalar yapmamak için hocalarınıza yaklaşın, üniversite ipuçlarını onların bakış açısından anlayın. Bu okuyun Üniversitenin ilk günü nasıldır? Derslerin ilk gününde çoğu taze öğrencinin yaptığı hatalar Yanlış giyinmek İstediğin gibi giyinmek yaygındır çünkü kolejdesin ve kimse yok ne yapacağını söyle. Ama aynı zamanda iyi giyinmeniz de tavsiye edilir, böylece ele alınacaksınız. iyi. Yarı çıplak giyinirsen üniversitedeki kötü adamlar senden yapma Vay anneciğim sana yeni bir dizüstü bilgisayar aldı… bu harika ama dizüstü bilgisayarın oyun için değil, akademik çalışmalar için yapıldığını unutmayın. Bu yüzden dersin ilk gününde onu konferans salonuna getirmek iyi bir fikir değil. Gösteriş yapmayın, alçakgönüllü olun ve topluluk kolejindeki ilk gününüzün tadını Görevlilerinizi Çöpe Atmak Öğretim görevlilerinizle pervasızca konuşmayı içeren Dersin ilk gününde kendinizi çok büyük hissetmeniz normaldir. Bu nedenle, kalmakta ve hatta Üniversiteden mezun olmakta sorun yaşamamak için bundan kaçının. Sonuç Derslerin ilk günü eğlenceli ve şaşırtıcı çünkü birçok insanla tanışıyor ve üniversitenin ilk günü hakkında birçok hikaye duyuyor, farklı yüzler, davranışlar ve insanların tepki verme şekillerini görüyorsunuz. Aslında arkadaşlarınızın ve yaşlılarınızın size üniversite hayatı hakkında neler söylediğini ve bununla nasıl yüzleşeceğinizi anlayacaksınız. Kolej dersinin ilk günü hakkında bilmenizi istediğim bir şey var ki, ilk gün gergin hissedebilirsiniz ama daha önce de söylediğim gibi, gergin olan tek kişi siz değilsiniz, o yüzden rahat olun. ve topluluk kolej sınıfındaki ilk gününüzün tadını çıkarın. Bu gönderiyi okuduğunuz için teşekkürler. Bunu ihtiyacı olan bir arkadaşınızla paylaşın. Paylaşmak önemsemektir Aynı zamanda sigaraya başladığım ilk yıllar. Lise dönemi boyunca ağzıma koymadığım sigaraya liseden sonra başlamış olmam da harikayla karışık mükemmel bir hareket bence. Çünkü genelde lisede başlanıyor bu merete. Annem hep der, “okumaya gönderdik, okulu da yarıda bıraktı, bi işte bu sigarası kaldı bize Kocaeli hatırası.” Yapacak da çok bir şey yoktu açıkçası. Herkes gibi alışmam ben irade sahibi insanım diyerek ver bi tane ver bi taneyle başladı sevdamız. Şimdi 15 senelik düzeyli bir birlikteliğimiz var. Kimler geldi kimler geçti hayatımdan sigara hep yanı başımdaydı, sağ olsun hakkını ödeyemem. Gerçi günlük ödüyorum hakkını, aylık kaba taslak 600 lira gibi bir maliyeti oluyor bana, ama ne gam. Bırakıp gitmiyor ya beni, ben ona bakarım. Şimdiye kadar hayatıma giren kadınların hemen hepsi öncelikli olarak sigarama karşı çıktı. Sigaranın bana vermiş olduğu zararın ben de farkındayım. Ama elden bir şey gelmiyor. Şimdiye kadar kimi ya da neyi sevdiysem hem zararlıydı zaten. Lahmacun da zararlı, kimse üzerine zararlıdır yazmıyor. Telefonlar da zararlı, evdeki televizyon, cep telefonları falan da zararlı. Kanser yapıyormuş sigara, radyasyon kanser yapmıyor mu? Telefonlar elinizden düşmüyor, televizyonun karşısında uyuyorsunuz, o zararlı değil mi? Evinizdeki florasanlar zararlı değil mi? Yahu her şeyden önce yaşamanın kendisi zararlı değil mi? İnsanı öldüren yegâne şey bu yaşamın kendisidir. Doğan her canlının varacağı nihai son ölümdür. Bunu birilerine ya da bir şeylere mal etmek, mallıktır. Öleceksiniz neyi kendinize dert ediyorsunuz, tövbe ya Rabbim. Şunu da söylemeden edemem, sigara içen adama sigarayı kötülemeyin, sigara içen adama sigarayı bırak demeyin, çok iğrenç görünüyorsunuz uzaktan. Kocaeli’de kaldığımız ev İhsaniye mahallesindeydi. Gölcük’e giderken sol tarafta kalıyordu. Yolun kenarında inince alt geçitten yolun karşısına geçince solda bir Trabzon ekmek fırını vardı, ekmeği oradan alırdık. Fırının hemen arkasında Ulu Camii vardı. Eski bir camiiydi. Onun da önünden devam ettiğinizde bizim ev, dört sokak ileride sola döndüğünüzde az ileride soldaki iki katlı müstakil evin alt katıydı. Üç odası vardı evimizin. odalardan birinde Tanzer Ö. ile Erhan F. yerleşti, hemen karşısındaki odaya Mustafa Y. geçti, diğer odaya da ben tek başıma yerleştim. Odamda tekbir masa, iki tane yatak ve kitaplarım vardı. Odanın penceresi arka bahçeye bakıyordu, arka bahçe muntazam yeşillikteydi, ağaçlar, çiçekler harikaydı. Ben genellikle odamda takılırdım, çıkmazdım pek odamdan. Devamlı surette kitap okuyordum. O dönemler bir de tütsü yakmayı alışkanlık hâline getirmiştim. Tütsü ve mum yakıp, mum ışığında klasik müzik eşliğinde kitap okuyordum sabahtan akşama, akşamdan sabaha kadar. Oldum olası boş muhabbet sevemedim. Olmadı yani, yapamadım. Kim kiminle ne yapmışsa yapmış, olmuş bitmiş, tekrar biz niye konuşuyoruz, hiç anlamadım. Anlayanın da olduğunu sanmıyorum. Odamdan ve evden çıktığım zamanlar genelde okula gidiş saatlerimdi. Eğer sabah erken okula gitmek için evden çıkmışsam, okulu asmak gibi bir niyetim de yoksa şayet, mutlaka okula giderdim. Dersleri dinler, notlarımı alır. Okuldan çıktığım gibi ya internet kafeye gider araştırma yapardım ya da şiir sitelerini ziyaret eder şiirler okurdum internetten. Şiir yazma hastalığım her geçen gün kronikleştikçe birilerine okutma hevesim de artıyordu. Yine böyle bir gün internette dolaşırken, diye bir siteye denk geldim. Yetkili şairlik diye bir uygulamaları vardı, girdim üye olayım diye, kimlik fotokopisi, dilekçe falan istiyorlardı. Bütün şartları yerine getirdim. Fax çektim. İki gün içerisinde yetkili şairliğim onaylanmıştı. Artık yetkilendirilmiş bir şairdim. Sitenin derinliklerine girdikçe anladım Aziz Nesin’in yine haklı olduğunu, “bu memlekette üç kişiden dördü şair”di gerçekten. Bu sitede epey vakit geçirmeye başladım. Şiirlere yorumlar yapmaya başladım, benim şiirlerime yorum yapmaya başladılar. Meğer benim şiirlere diğer yetkilendirilmiş şairler tarafından yapılan yorumlar şu anlama geliyormuş, “bize de bekleriz,” ben bunu anlamadım tabii ilk başlarda, sonra benim şiirlerin altına bu tarz yorumlar yapılmaya başlandı, “biz sana yaptık yorum, sen yapmıyorsun, yazıklar olsun.” O zamanlar tabii, deli bozuk zamanlarım, kavga üstüne kavga etmeye başladım, hiç tanımadığım insanlarla. Siyaset yüzünden kavga ettim, edebiyat-şiir yüzünden kavga ettim. Hiçbir şey yokken de kavga ettim, ama çok da güzel insanlar tanıdım orada. Harika insanlar tanıdım. Birçoğuyla yüz yüze hiç görüşme imkanı bulamadık, ama hâlâ görüşüyoruz. Velhasıl kelam hem dost hem düşman edindim maceramda. Baktım ortam gerçek anlamda körler sağırlar ortamı, uzaklaştım oradan. Emekli olduktan sonra yapacak hiçbir iş bulamayanların cirit attığı bir yerdi adeta. Hepsi öyle değildi elbette, bütün emeklileri gömmenin alemi yok. Aralarında çok sağlam şairler de vardı. Ali Ziya Çamur hocam meselâ, benim şiirimin olgunlaşmasında en büyük desteği kendisinden görmüşümdür, var olsun. Bigalı Ali Aydoğdu abim meselâ, benim diyen şaire taş çıkartır, çıkarttığı taştan tespih dizdirir, akabinde sabır çektirir adama, öyle bir şairdir, aynı zamanda emekli de değildi. Neyse… İnternet kafede epey zaman geçirirdim en nihayetinde. Kalkar oradan, doğruca ya Gölcük’e gider ya da Kocaeli merkeze geçerdim. Hiçbir yeri doğru düzgün bilmezdim, ama bilmediğim yerde dolaşmayı ve kaybolmayı seviyordum. Amcam Gölcük’te kalmıştı deniz assubaylığı döneminde. O Gölcük’de görev yaptığı dönemde çok istememe rağmen gelememiştim. Ufaktım, aileme bağımlıydım. Getirmeyince, gelemiyorsun hâliyle. Gölcük’e indiğim gibi ilk gördüğüm insana sahilin nerede olduğuydu. Yaşadığın şehirde deniz olması harika bir şeydi. Sahili doğrultana kadar üç beş insana daha sordum. Buldum. Denizi ilk gördüğüm yerde bi beş dakika kadar durdum. Derin bir nefes çektim. Yürüdüm sakin adımlarla. Sahilin hemen kıyısında asma altı çay evi diye bir yer vardı. Önce bi denizin dibine kadar indim. Gözümü diktim karşıya. Karşısı İzmit körfeziydi. Hava gayet güneşliydi. Yüzümde aptalca bir tebessüm vardı. Yüzümdeki tebessümü görmüyordum, ama hissediyordum. Döndüm, asma altı çay evine gittim oturdum. Bir çay söyledim. Sigaramı çıkardım cebimden, yüzümü denize döndüm. Yanımda her daim bir kitap olurdu. O dönemler 1960 dönemine ait kitaplar okuyordum ekseriyetle. “Darağacında Üç Fidan” diyeyim siz anlayın gerisini. *** O zamanlar solculuğum çok hat safhadaydı. Bir gün Erdal A. Ferhat K. Yalçın G. okula gidiyorduk, ben o bir gece öncesi bu arkadaşlarda kalmıştım. Okulun bahçesinin etrafı tel örgüler ile çevriliydi. Okulun dış sınırlarında ilerliyorduk ki, kalabalık bir grup, sol yumrukları havada slogan atarak bizim okula giriyordu, hep bir ağızdan “Yeniköy faşizme mezar olacak” diye bağırıyorlardı. Beni büyük bir heyecan dalgası sarmıştı, şöyle söyleyeyim, o zamanlar boynumda CHE kolyesi vardı ve ben bunu komünist olmaya yeter sanıyordum. *** Gel zaman git zaman, benim bu dönemlerde aynı zamanda kainatın yaratılması, Tanrı’nın varlığı, doğum ve ölüm konuları hakkında kafamda şiddetli baş ağrılarına sebep olan soru işaretleri vardı. Devamlı surette bu soruları soruyordum kendime. Ben o dönemlerde deistmişim meselâ benim haberim yokmuş, çünkü dine dair hiçbir şeye inanmıyordum, kabul ettiremiyordum kendime. Allah’ın varlığını ise, doğum ve ölüm hadiseleri sebebiyle inkar edemiyordum. Doğmayı ben istememiştim, ölmeyi de ben istemeyeceğim, o zaman başka bir güç olmalı deyip Allah’ı inkar edemiyordum bir türlü. Bir türlü ateist olamıyordum. Mutlak iradenin varlığı su götürmez bir gerçekti düşünceme göre. *** Sorguladığım o kadar çok şey var ki. Anlat deseniz anlatamam büyük ihtimal. İhtimal dedim de, ihtimallerin hepsinin bir ihtimal dahilinde olduğunu fark ettiniz mi? Her şey ihtimallerden besleniyor. İhtimaller olmazsa, yaşam olmayacak gibi. İhtimaller ayakta tutuyor hepimizi. İhtimal çok güzel bir şey çünkü. Başlı başına umut barındırıyor. Güzel bir şey ihtimal. Çok uzun zamandır düşündüğüm, üzerinde epey mesai harcadığım bir diğer konuda, benim aklıma gelen mi başıma geliyor? Başıma gelecek olanlar bana malum mu oluyor? Aptal mıyım? Abdal mıyım? Gerçi psikoloji bunun adına paranoid kişilik bozukluğu diyor, ama bence öyle değil. En azından benim için öyle değil. Çünkü ben kendimi paranoyak sandığım her konuda ve özellikle karşımdaki insanların da beni o şekilde yaftaladığı her konuda hep haklı çıktım. Şüpheci kişiliğe sahipmişim, psikoloji nezdinde bu hastalık, ama benim nezdimde bu olması gereken bir şey. Çünkü insanlar güven vermiyor. Şüphe uyandırıyorlar. Yoksa ben durup dururken osuruktan nem kapmıyorum yani. Öyle olsaydı onu da bilirdim herhalde. Ya da ciddi anlamda manyağım ben. Mantıklı ve tutarlı hiçbir yanım yok. Evet, farkındayım konudan uzaklaşıyorum şu anda. uzaklaşacağım, daha da uzaklaşacağım. En uzak neresiyse oraya kadar götüreceğim konuyu. Kimsenin bilmediği bir yere götürüp bırakacağım. Bir camii avlusu da olabilir, tenha bir ormanda ağacın altı da olabilir. Her an her şey olabilir. Konu öyle canımı sıkıyor ki, anlatmak istemiyorum, ama anlatmam lazım, biliyorum. Çünkü kangren olacak içimde bu anlatmadığım şeyler. Üniversite, kendinizi geliştirebileceğiniz, yeni hayatlarla tanışabileceğiniz koca bir dünya. Bu dünyada yer almak isteyen öğrenciler için geri sayım başladı. Günler sonra artık üniversite öğrencisi olacaksınız. Büyük heyecanın olduğu üniversitenin ilk gününde neler yapacağınıza gelin hep birlikte bakalım. Üniversiteye bir an önce adapte olmak için ilk günden başlamak önemli. İlk hafta boş geçer’ gibi yanlış bir inanış, okula alışma ve insanlara alışma sürecini geciktirip, dersleri kaçırmaya neden olabilir. Ve biliyorsunuz, nasıl başlarsa öyle gider. Dolayısıyla , pek çok kişinin birbiriyle yeni tanıştığı sürece dahil olmak için ilk günü kaçırmayın deriz. Alacağınız Dersleri ve Öğretim Üyelerini Araştırın Evet okula artık başladınız. Hangi derse kimler giriyor, dersin içerikleri neler, işleyişi nasıl, internette neler yazılmış bakabilirsiniz. Bu sizi hem derse hem sizden beklenenlere hazırlamaya yardımcı olur. Ayrıca ders alacağınız sınıfların yerlerini de önceden tespit ederseniz, ders saati geldiğinde işiniz kolaylaşır. Kampüsü Tanıyın Okulunuzun etrafında neler var öğrenin. Zaten ilk olarak kayıtta öğrenci işleriyle tanıştınız. Yine onlardan bilgi alabilirsiniz, tabii öğrenci işlerinde her zaman bir yoğunluk olduğunu da hatırlatalım. Bunun dışında, üniversite döneminde bol bol eski notlara ve fotokopilere ihtiyacınız olacak. Neyi nerede bulursunuz, keşif için iyi bir zaman. Öğrenci Klüplerini Araştırın Üniversitenizin öğrenci kulüpleri var mı, ilginizi çeken bir şeyler olabilir mi? Yeni bir hobi ve arkadaş çevresi üniversite hayatınızda size iyi gelecektir. Twitter Hesaplarını Takibe Alın Rektörü, dekanı, bölüm başkanını ya da okulla ilgili yüksek takipli diğer hesapları takip ederek etkinliklerden ve yeniliklerden haberdar olabilirsiniz.

üniversitenin ilk günü okula gidilir mi