Alışverişbağımlılığı, takıntılı, dürtüsel ve genellikle kontrolsüz şekilde para harcamayla gelişir. Kişi özellikle üzgün veya kızgın olduğu durumlarda kontrolsüz biçimde para harcayarak alışveriş yapar ve kendini daha mutlu ya da güçlü hisseder. Alışveriş bağımlılığı nasıl tedavi edilir? Çevreseldüzenlemeler yaptık. Anne ile nasıl davranacağına ilişkin çalışmalarıyla birlikte çocuğa dikkat çalışmaları yapıldı. Tedavi başarıyla sonuçlandı. Otistik çocuk ve hiperaktivite sorunu Otizm nedir? Çok genel olarak yaygın gelişimsel bozukluk yelpazesi içinde bir bozukluktur. Ailegeçmişinde obsesif kompulsif bozukluk ve kleptomani öyküsü olması, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, kişinin kaygı bozukluğu gibi başka rahatsızlıklarının olması risk faktörü olarak görülmektedir. Çalma hastalığı nasıl tedavi edilir? DissosiyatifBozukluk Tanısı, Teşhisi Nasıl Koyulur? Dissosiyatif bozuklukların tanısal değerlendirilmesinde diğer psikiyatrik bozukluklardan ayırt edilmesi gerekir. Belirtilerin çeşitlilik göstermesi, çocukluk ve ergenlikten başlayarak her yaş grubunda görülebilmesi ve başka bozukluklarla karıştırılması nedeniyle yıllarca doğru tanı konulamadan kalan durumlar bu Özellikle karşıt gelme bozukluğu, öğrenme bozukluğu, manik depresif bozukluk, zihinsel gerilik DEHB belirtileri ile karıştırılabilir. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu sadece çocuklarda bulunmaz, araştırmalar dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun yetişkinlikte de görülebileceğini, tedavi edilmezse yaşam V0xqu. Diğerlerinden oldukça farklı bir dünya görüşünüz olabilir. Sonuç olarak, sosyal, eğitimsel ve aile faaliyetlerine katılmayı zor bulabilirsiniz. Bu davranışlar ve tutumlar genellikle ilişkilerde, sosyal karşılaşmalarda ve iş veya okul ortamlarında sorunlara ve sınırlamalara neden olur. Ayrıca, insanları izole hissetmenize neden olabilir, bu da depresyon ve kaygıya katkıda bulunabilir. Ancak kişilik bozuklukları tedavi edilebilir. Genellikle konuşma terapisi ve ilaç kombinasyonu, bu koşullardan biriyle yaşamanıza yardımcı olmada uzun bir yol kat edebilir. Kişilik Bozukluklarına Ne Sebep Olur? Kişilik bozukluklarının nedeni bilinmemektedir. Bununla birlikte, en belirgin olarak çocukluk çağı travması olmak üzere genetik ve çevresel etkiler tarafından tetiklenebileceklerine inanılmaktadır. Kişilik bozuklukları genç yaşlarda veya erken yetişkinlikte ortaya çıkma eğilimindedir. Belirtiler, belirli kişilik bozukluğu tipine bağlı olarak değişir. Hepsi için tedavi tipik olarak konuşma terapisi ve ilaç tedavisini içerir. Kişilik Bozukluklarının Farklı Türleri Nelerdir? Çok sayıda kişilik bozukluğu türü vardır. Benzer özelliklere ve semptomlara göre üç kümeye ayrılırlar. Bazı insanlar çoklu kişilik bozukluklarının belirti ve semptomlarına sahip olabilir. KÜME A ŞÜPHECİ Paranoyak kişilik bozukluğu Paranoyak kişilik bozukluğu olan kişiler, başkalarına güven duymayabilir ve onların güdülerinden şüphe duyabilir. Şizoid kişilik bozukluğu Şizoid kişilik bozukluğu olan kişiler, kişisel ilişkiler kurmaya veya sosyal etkileşimlere katılmaya çok az ilgi gösterebilirler. Sosyal ipuçlarını yorumlamada sorun yaşayabilirler ve bu da duygusal olarak uzak görünmelerine neden olabilir. Şizotipal kişilik bozukluğu Şizotipal kişilik bozukluğu olan kişiler genellikle düşünceleriyle diğer insanları veya olayları etkileyebileceklerine inanırlar. Davranışları yanlış yorumlayarak uygunsuz duygusal tepkilere yol açabilirler. Ayrıca yakın ilişkiler kurmaktan da kaçınabilirler. KÜME B DUYGUSAL VE DÜRTÜSEL Antisosyal kişilik bozukluğu Antisosyal kişilik bozukluğu olan kişiler, davranışlarından pişmanlık duymadan başkalarını manipüle etme veya tedavi etme eğilimindedir. Yalan söylemek ve hırsızlık yapmak gibi dürüst olmayan davranışlarda bulunabilirler ve ağır alkol ve uyuşturucu kullanımına yatkın olabilirler. Sınırda kişilik bozukluğu Borderline kişilik bozukluğu olan kişiler, aile veya toplum desteğinden bağımsız olarak genellikle kendilerini boş ve terk edilmiş hissederler. Stresli olaylarla başa çıkmakta zorluk çekebilir ve paranoya atakları yaşayabilirler. Ayrıca aşırı içki içmek ve kumar oynamak gibi riskli ve dürtüsel davranışlarda bulunma eğilimindedirler. Histrionik kişilik bozukluğu Histrionik kişilik bozukluğu olan kişiler sıklıkla dramatik veya kışkırtıcı davranarak daha fazla dikkat çekmeye çalışırlar. Diğer insanlardan kolayca etkilenebilirler ve eleştiriye veya onaylanmaya karşı hassastırlar. Narsistik kişilik bozukluğu Narsistik kişilik bozukluğu olan kişiler genellikle diğerlerinden daha önemli olduklarına inanırlar. Başarılarını abartma eğilimindedirler ve çekicilikleri veya başarıları hakkında övünebilirler. Diğer semptomlar arasında derin bir hayranlık ihtiyacı, ancak diğer insanlar için empati eksikliği sayılabilir. C KÜMESİ ENDİŞELİ Çekingen kişilik bozukluğu Kaçıngan kişilik bozukluğu olan kişiler genellikle yetersizlik, aşağılık veya çekici olmama duyguları yaşarlar. Başkalarından gelen eleştirilere takılıp kalabilirler ve yeni etkinliklere katılmaktan veya yeni arkadaşlar edinmekten kaçınabilirler. Bağımlı kişilik bozukluğu Bağımlı kişilik bozukluğu olan kişiler, duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak için diğer insanlara bağımlıdır. Genellikle yalnız kalmaktan kaçınırlar ve karar verirken düzenli olarak güvenceye ihtiyaç duyarlar. Ayrıca fiziksel ve sözlü tacizi tolere etme olasılıkları daha yüksek olabilir. Obsesif kompulsif kişilik bozukluğu Obsesif-kompulsif kişilik bozukluğu olan insanlar ezici bir düzen ihtiyacına sahiptir. Kurallara ve düzenlemelere sıkı sıkıya bağlı kalırlar ve mükemmelliğe ulaşılmadığında kendilerini son derece rahatsız hissederler. Bir projeyi mükemmelleştirmeye odaklanmak için kişisel ilişkileri bile ihmal edebilirler. Kişilik Bozukluğu Nasıl Teşhis Edilir? Doktorlar ve akıl sağlığı uzmanları, akıl sağlığı durumlarını teşhis etmeye yardımcı olmak için kullanır. Her kişilik bozukluğunun teşhis için karşılanması gereken kriterleri vardır. Birinci basamak doktoru veya ruh sağlığı uzmanı, kişilik bozukluğunun türünü belirlemek için bu kriterlere dayalı olarak size sorular soracaktır. Tanı konabilmesi için davranış ve duyguların birçok yaşam koşulunda tutarlı olması gerekir. Ayrıca, aşağıdaki alanlardan en az ikisinde önemli bir sıkıntıya ve bozulmaya neden olmalıdırlar kendinizi ve diğer insanları algılama veya yorumlama şekliniz diğer insanlarla uğraşırken nasıl davrandığınız duygusal tepkilerinizin uygunluğu dürtüleri ne kadar iyi kontrol edebildiğiniz Bazı durumlarda, birinci basamak doktorunuz veya ruh sağlığı uzmanınız, belirtilerinize tıbbi bir sorunun neden olup olmadığını belirlemek için kan testleri yapabilir. Bazı durumlarda, belirtilerinize maddelerin neden olduğunu düşünürlerse, alkol veya uyuşturucu için bir tarama testi isteyebilirler. Kişilik Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir? Tedavi, kişilik bozukluğunuzun tipine ve ciddiyetine bağlı olarak değişebilir. Psikoterapi ve ilaçlar içerebilir. Psikoterapi Psikoterapi veya konuşma terapisi, kişilik bozukluklarının yönetilmesine yardımcı olabilir. Psikoterapi sırasında siz ve bir terapist, durumunuzun yanı sıra duygu ve düşüncelerinizi de tartışabilirsiniz. Bu, günlük yaşamınıza müdahale eden belirtilerinizi ve davranışlarınızı nasıl yöneteceğiniz konusunda size fikir verebilir. Pek çok psikoterapi türü vardır. Diyalektik davranış terapisi, insanların strese nasıl tahammül edeceklerini ve ilişkileri nasıl geliştireceklerini öğrendikleri grup ve bireysel seansları içerebilir. Bilişsel davranışçı terapi, insanlara günlük zorluklarla daha iyi başa çıkabilmeleri için olumsuz düşünce kalıplarını nasıl değiştireceklerini öğretmeyi amaçlar. Bize danışarak yardım alabilirsiniz. Antisosyal kişilik bozukluğu, günümüzde bazı insanlarda görülen kişilik bozukluğu türlerinden biridir. Zihinsel bir bozukluk olarak da kabul edilen antisosyal kişilik bozukluğu, hastalarda çeşitli semptomlarla kendini gösterebilmektedir. Uzmanlar, antisosyal bozukluk hastalığının ilişkilerde düşünme biçiminde ya da olayları algılama gibi konularda kronik bir problem olarak ifade etmektedir. Örneğin; bu durumda olan hastalar dürtüsel davranmakta, ihtiyaçlarının anında karşılanmasını arzulamakta, hayal kırıklığına katlanmamakta, kendisine ya da çevresine zarar verecek davranışlardan kaçınmamakta ve hatta yasalara dahi karşı gelebilmektedir. Bu nedenle de mutlaka tedavi gerektiren bir psikoloji sorunu olarak da değerlendirilebilmektedir. Antisosyal Kişilik Bozukluğu Olan Birine Nasıl Davranılır? Antisosyal Kişilik Bozukluğu olan birine davranış şekli oldukça önemlidir. Genellikle aşırı sinirli ve agresif bir yapıya sahip olduklarından ikili ilişkilerde güçlük çekilebilmektedir. Üstelik karşısındaki kişiye ya da kendisine zarar verme eğilimi gösterebildiklerinden antisosyal kişilik bozukluğu olan birine daha ılımlı, sabırlı ve güven verecek şekilde yaklaşmak Randevunuzu Alın!Hemen randevunuzu alın, ilk görüşmenizi ayarlayın! Antisosyal Kişilik Bozukluğu Tedavi Edilir mi? Tedavi Edilir mi? Antisosyal kişilik bozukluğu tedavisi en zor tedavilerden biridir. Hastalar genellikle durumunun farkında olmamakla beraber psikoloji açısından durumunu kabul etmemektedir. Bu nedenle de tedaviye gelmeyi reddetmekte ya da yakınlarının zoru ile bir uzmana danışmaktadır. Antisosyal Kişilik Bozukluğu tedavisi için hastanın ikna edilmesi oldukça önemlidir. Bu aşamada hasta yakınlarına önemli görevler düşmektedir. Bu gibi hastalar için geliştirilen bazı psikoterapi yöntemleri hastalığı tamamen ortadan kaldıramasa da, hastanın daha uyumlu ve kontrollü olmasını sağlayabilmektedir. Genellikle uzmanlar bu hastalığın tedavisinde terapi ve ilaç tedavisi kombinasyonu denemektedir. Hali hazırda uygulanan tedavi yöntemlerinin antisosyal kişilik bozukluğu hastalarında ne kadar etkili olduğunu değerlendirmek güçtür. Ancak uzmanlar tarafından uygulanan farklı tiplerdeki psikoterapi yöntemlerinin çeşitli etkileri olduğu bilinmektedir. Antisosyal Kişilik Bozukluğu Psikologdan Yardım Alabilirsiniz! Antisosyal kişilik bozukluğuna sahip olan bireyler bu sorunun üstesinden gelmek ve daha sağlıklı, mutlu ve uyumlu bir yaşam sürdürebilmek açısından mutlaka alanında uzman olan bir psikologdan yardım almalıdır. Günümüzde birçok psikolog çeşitli psikolojik sorunlar için destek sağlarken, antisosyal kişilik bozukluğuna sahip olan bireylere de daha kaliteli bir yaşam sürdürebilmesi adına çeşitli yöntemlerle yardımcı olabilmektedir. Bir önceki yazımız olan Paranoid Kişilik Bozukluğu Nedir? Genetik mi? başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz. Dürtüsellik kişinin sonunu düşünmeden harekete geçmesi olarak ifade edilir. Bu durum ortaya çıktığında kişi bazen hedefli ve aletli saldırganlık ortaya koyar. Planlamadan, düşünmeden kişi harekete geçer. Bu hareketler ise kişinin olumsuz deneyimler yaşamasına neden olur. Bu sadece bir yatkınlıktan ziyade bir davranış kalıbı olarak ele alınır. Dürtüsellik ; sabırsızlık, dikkatsizlik, risk alma, heyecan ve zevk arayışı ile de ifade edilir. Bu kişiler genellikle dışadönük bir kişilik örüntüsü sergiler. Kişi ortaya koyduğu davranışın sonucunu düşünmeden harekete geçer. Bunu gerçekleştirdikten sonra bazen pişmanlık hisseder. Ancak bu his uzun sürmez. Bu yüzden dürtüsellik farklı boyutlarla ve türlerle ele alınır. Gelin daha detaylı incelemeye devam TanımıDürtüsellik çeşitli tanımlarla ifade edilir. Eysenck risk alma, plan yapmada yetersizlik ve zihni çabuk toplayamama olarak ifade eder. Patton ve arkadaşları ise hazırlıksın aniden hareket etme, elindeki işi odaklanmadan, plan yapmadan gerçekleştirme olarak tanımlar. Bir başka tanımında ise büyük ödülden ziyade küçük ödülü tercih etme olarak karşımıza çıkar. Bu yüzden sıklıkla istenmeye sonuçlara neden olur. Risk taşıyan bir davranışlarda sosyal öğrenme de önemli bir rol oynar. Çevreden hoşa gidilecek bir tepki almak için öğrenilen davranış ilerleyen zamanlarda daha sık tekrarlanır. Bu davranışlar sadece kişi için değil çevresi için de problemler ortaya çıkarır. Kişi ; iç ve dış uyaranlara karşı kendisini kontrol edemez. Bu yüzden düşünmeden ve hızlıca harekete geçer. Bir anda öfkelenir. Bir anda kararından vazgeçer. Ya da aniden konuşmaya başlar gibi… Ancak bunları tek bir hareket olarak düşünmemeliyiz. Çünkü dürtüsellik tek bir hareketten ziyade tekrarlayan bir davranış örüntüsüdür. Ancak yapılan tüm çalışmalara rağmen kapsamlı bir tanım yapılmakta Nasıl AnlaşılırDürtüsellik nasıl anlaşılır sorusuna öncelikle türleri ele alarak başlamalıyız. Ödül azaltma modeli kişinin büyük bir ödül bekleyememe durumudur. Sınıfta doğru cevap verdiğinde hediye alacağını bilen bir öğrenciyi düşünelim. Sıranın kendisine gelmesi için sabredemez. Çünkü bir an önce cevabı vermek ister. Bu yüzden ikinci bir tür ortaya çıkar. Hızlı yanıt modeli. Bir an önce değerlendirme sürecini dışarda bırakarak tepki göstermeyi tercih bir an önce gerçekleşmesini istemeSabırsız ya da aceleci davranmaDikkati toplamakta zorlukYönergeyi takip edememeBazı durumlarda saldırgan davranışlar sergilemeİstekleri karşısında ısrarcı olmakÖfke kontörlünde problem yaşamaBazen tırnak ve parmak etlerini yemePlan yapmada yetersizlik ya da zamanı yönetememeRiskli davranışlar gerçekleştirmeSırasını bekleyemem ya da düzeni bozma girişimiKurallara uymakta zorlanmaDürtüsellik denilince aklımıza ilk olarak bunlar gelir. Bu tür durumlara karşı erkenden tedbir alınması sürecin daha sağlıklı şekilde devam etmesine yardım eder. Bu yüzden kendinizde ya da çevrenizde bu tür belirtiler yaşayan biri varsa sitemizde yer alan online psikolog ya da psikolojik danışmanlardan online terapi desteği ve Psikolojik HastalıklarDürtüsellik ve psikolojik hastalıklar aslında iç içe geçmiştir. Bu yüzden bazı yerlerde hangisinin sebep hangisinin sonuç olduğunu ayırt etmekte güçlük çekeriz. Özellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite tanısı alan çocuklarda bu tür tepkisel davranışlar da gözlenir. Diğer yandan şizofreni ve bipolar kişilik bozukluğuna sahip kişilerde de bu tür belirtiler ortaya çıkar. Ancak tüm bunlar bir psikiyatri hekiminde ele alınmalıdır. Önemli olan bir diğer konu ise kişinin kendisini kontrol edememesidir. Şöyle düşünelim, alkol almaya başladınız. Bir yerden sonra kendinize yeter artık içmeyeceğim diyorsanız kendinizi kontrol ediyorsunuz demektir. Ancak alınan alkolün sonu gelmiyorsa bu konu üzerine biraz düşünmenizin vakti gelmiştir. Bir diğer örnek alışveriş, kumar gibi durumlardır. Bir yere alışveriş yapmaya girdiniz. Bir yerden sonra baktınız ki cebinizdeki para eksilmiş. Ancak elinizdeki eşyalar artmış! Kendimi durduramadım, her şeyi aldım demeniz sizi kurtarmaz. Kumar oynama davranışı da böyledir. Kişi daha fazla haz elde etmek için daha fazla kumar oynar. Ancak sonunda kazanan her zaman kasa olur!Tıkanırcasına yemek yeme, depresyon, sınırda kişilik bozukluğu, problemli porno kullanımı, kendine zarar verme gibi durumlarla da ilişkisi Dürtüsellik NedirPsikolojide dürtüsellik konusuna değinirken kişide ortaya çıkan amaç ve davranışları ele almamız gerekir. Bu tür tepkiler aslında bir amaca hizmet eder. Kişi eyleminin sonucunda bir haz elde eder. Elde edilen haz bir rahatlama ortaya çıkarır. Prefrontal korteks ve orbitofrontal korteks kontrol, karar verme ve yanıt verme sürecinde önemli rol oynar. Bu bölgede meydana gelen hasarlar kişinin dur tepkisinin azalmasına neden olur. Zaten dürtüsellik kısaca kişinin kendisine dur diyememesidir. Ayrıca beyinde var olan serotonin hormonunun eksikliği de tepkisel davranışların artmasına neden olur. Etkili olan bir diğer hormon ise dopamindir. Düşünmeden ya da sonuçlarını tahmin etmeden yapılan riskli davranışlar kişileri olumsuz etkiler. Bu yüzden pek çok farklı hastalığın içinde dürtüsellik de yer alır. Bu yüzden kişilik bozukluklarıyla da ortaya çıkar. Bazen ise tek başına da belirtiler ve NörobiyolojiDürtüsellik nörobiyoloji temelli bir problem olarak karşımıza çıkar. Prefrontal korteks ve orbitofrontal korteks karar verme, baskılamanın kontrolü ve yanıt seçme sürecinde görev alır. Orbitofrontal korteks yapılan davranışların sonucuyla ilgili davranışları yönlendirir. Karar verme mekanizmasında görev alır. Kişi yapmış olduğu eylemin doğru ya da yanlış olup olmadığını fark eder. Bu nedenle bu bölgede hasarı olan kişilerde dürtüsellik sık olarak ortaya çıkar. Serotonin, dopamin, noradrenalin, glutamat, ve GABA temel nörotransmitter maddelerdir. Özellikle dopaminde meydana gelen azalma davranış baskılanmasının azalmasına neden Bozukluklarında DürtüsellikKişilik bozukluklarında dürtüsellik önemli bir etkiye sahiptir. Özellikle borderline ve antisosyal kişilik bozukluğunun tepkisel davranışlarla ilişkisi her geçen gün daha net oraya çıkmaktadır. Özellikle ASKB üzerine yapılan araştırmalarda cezaevinde olan mahkumlarla çalışma yapılmıştır. Bu noktada mahkumların agresif davranışlar sergilediği ortaya çıkmıştır. Dürtüsel agresif davranışını sergileyen kişilerin sözel becerileri düşüktür. Ayrıca serotonin oranının da düşük olduğu yapılan çalışmalarda ortaya çıkmıştır. Bu yüzden antisosyal davranışlar ve tepkisellik arasında anlamlı bir ilişki vardır. Diğer yandan Borderline Kişilik Bozukluğu tanısı arasında dürtüsel davranış yer almaktadır. Bu tür kontrolsüz davranışlar bazen intihar durumuna da sebep olur. Bu nedenle kendisine zarar veren kişilerde dürtüsel belirtilerin daha fazla olduğu ifade Kullanımı ve DürtüsellikMadde kullanımı ile dürtüsellik bütünüyle iç içe değildir. Çünkü bu tür zarar verici davranışlarda organizasyon becerisi gerekir. Maddeyi elde etme, kullanma planlı bir amaç gerektirir. Ancak bazen stres ve çevresel faktörler nedeniyle bazı kişiler aniden madde kullanmaya başlar. Bir kere alışkanlık kazanıldıktan sonra ise bu davranışlar yoğun şekilde tekrarlar. Dürtüsel davranış sergileyen kişilerde madde kullanım oranı oldukça yüksek bulunmuştur. Buna ek olarak kundakçılık, zarar verme gibi farklı davranışlar da ortaya durumlarda kişi içinden gelen istek ve arzuyu durduramaz. Ya da kendisini yorgun ve bitkin hisseder. Bu tür durumlar karşısında direkt olarak alkole ya da maddeye sarılır. Dürtüsellik dediğimiz tam olarak budur. İhtiyaç duymadığı, baş edemediği bir duruma karşı bu kullanımları bir kaçış olarak görür. Kendisini kontrol etmekte büyük zorluk Bozuklukları ve DürtüsellikYeme bozuklukları dürtüsellik alanı içerisinde önemli bir yer kaplar. Hem bulimiya nervoza hem de anoreksiya nervozada aile üyelerinde madde kullanımı, alkol kullanımı ve intihar düşüncesi gibi durumlar tespit edilmiştir. Bu ise bize farklı üç hatta dört koşulun bir araya geldiğini ifade eder. Bu yüzden iç içe geçmiş bir süreç de vardır. Yapılan çalışmalar dürtüselliğin yemek yeme davranışını olumsuz etkilediğini gösteriyor. Bulimia nervozada yemek yeme davranışı üzerinden bir kontrolsüzlük söz konusudur. Bu yüzden dürtü kontrolü tam olarak sağlanmaz. Tıkanırcasına yemek yeme davranışında da bu durum karşımıza çıkar. Bu yüzden kişi kendini kontrol edemedikçe daha çok besin almaya ihtiyaç duyar. Ancak bir süre sonra pişman olur. Bu süre zarfında kişi kendisine de öfkelenir. Kontrolü kaybettiğinin farkındadır ama kendisini durduramaz. Bu süreç böylece devam eder. Altta yatan nörobiyolojik süreç ve duygusal süreç ayrı ayrı ele TedavisiDürtüselliğin tedavisinde temelde iki ana yaklaşım tercih edilir. Dürtüsel davranışa sebep olan birincil bozukluğu tedavi etmektir. Örneğin kişi patolojik kumar bağımlılığı tanısı aldı. Bu durumlar kumar oynama davranışı öncelikli olarak ele alınır. Eğer ortadan kalkarsa kişinin otokontrol süreci de sağlanmış olur. Diğer yandan ise dürtüsellik başlı başına bir problem olarak kabul edilirr. Bu noktada asıl amaç davranışların azalmasını – Davranışçı terapi ekolü psikolojik danışma sürecinde en çok tercih edilen yaklaşımdır. Diğer yandan duygu düzenleme becerileri de tedavi sürecinde oldukça olumlu sonuçlar ortaya çıkmasına yardımcı olur. Bilişsel Davranışçı Terapi, Beklenmedik Olayların Yönetimi ve ilaçlı Tedavi yöntemleri ve DürtüsellikBDT ve dürtüsellik kişide problem yaratan duruma yönelik düşünce sisteminin değiştirilmesini amaçlar. Bu noktada yapılan görüşmede kişiler problem çözme becerilerini geliştirir. Diğer yandan irrasyonel inançlar konuşulur. Böylece daha olumlu düşüncelerin ortaya çıkması ve arkadaşları BDT programları ile kişilerarası problem çözme becerilerinin arttığını belirlemiştir. Bu becerilerin artması topluma uyum konusunda da ilerleme sağlar. Bir diğer önemli konu ise tutuklanma oranlarının düşmesidir. Çünkü kişiler genel toplum kurallarına uyum sağlamayı öğrendikçe dürtüsel davranışlarda da azalma ortaya çıkar. Böylece agresif davranışlar gözle görülür şekilde Davranış Terapisi de kişilik bozuklukları ve dürtüsellik tedavisinde tercih edilen bir yöntemdir. Bu terapi yöntemi kişilerin stres toleransı, duygu düzenleme yöntemleri, sorun çözme becerileri gibi becerilerinin gelişmesine yardım eder. Bu noktada dürtüselliği azalttığı yönünde de çalışmalar Olayların YönetimiDürtüsellik ile ilgili diğer bir terapi yöntemi beklenmedik olayların yönetimidir. Ödül ve ceza yöntemi davranışlarda değişiklik olmasını sağlar. Bu şekilde kişide var olan dürtüsellik davranışı azalır. Buradaki temel amaç kişinin değişime uyum sağlamasıdır. Bu yöntem özellikle çocuklarda tepkisel davranışların azalmasını ve İlaç TedavisiDürtüsellik ve ilaç tedavisinde iki konu çok önemlidir. Birinci koşul tepkisel davranışların ortaya çıkmasına neden olan asıl hastalığın tedavisidir. Örneğin bipolar bozukluk durumunda ortaya çıkan dürtüsellik için bipolar hastalığın kontrol altına alınması gerekir. İkinci yaklaşım ise dürtüselliğin tek başına tedavi edilmesidir. Bu yüzden bazı durumlarda farklı farmokolojik tedavi kişilik bozuklukları, şizofreni ve unipolar depresyondaki dürtüselliklerin ortadan kalkmasına yardım eder. Ayrıca kişinin intihar düşüncesi ya da kendine zarar verme düşüncesinin de azalmasına katkı Dürtüsellik, agresyon, hostilite gibi davranışsal kontrolün yitirildiği durumlarda işe yarar. Şizofreni, şizoaffektif bozukluk ve bipolar bozukluk gibi durumlarda da dürtüsellik davranışının azalmasını epileptik bozuklukar, travmatik beyin hasarları, Alzheimer hastalığı, DEHB, kişilik bozuklukları, şizofreni gibi durumlarda gözlenen dürtüsellikte etkilidir. Bu tür belirtilerde kontrol kaybı şiddetinin azaldığı ortaya serotonin reseptörleri üzerinde etki gösteren ilaçlardır. Günümüzde dürtüsellik tedavisinde en çok tercih edilen yöntemdir. Serotonin hormonunun uyarılması sonucunda agresyon tedavisinde olumlu sonuçlar ortaya çıkar. Dikkat Eksikliği Testi Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, tipik olarak kendini çocukluk çağında belli eden, dikkatsizlik veya aşırı hareketlilik, hiperaktivite unutkanlık, tepkilerin kontrolsüzlüğü yahut ani ve dürtüsel tepkiler ve kolayca başka şeylere sapma olarak gösterilen nörolojik bir gelişim bozukluğu olarak kabul edilir. Çocukluk döneminde 4 ila 5 yaşlarında belirtilerini gösteren ve ergenlik döneminde semptomlarında farklılık gösteren bu rahatsızlık, istatistiksel olarak erkek çocuklarda daha sık görülmektedir. Günümüzde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’nda DEHB erken teşhis ve tedavi ile özellikle sosyal ve akademik hayatta pek çok engelin önüne geçilebilmektedir. DEHB şüphesi ile karşı karşıya kalan ebeveynler ve sorumlu öğretmenlerin başvurması gereken ilk çözüm noktası şüphe duyulan bu rahatsızlıkla ilgili çocuğa bir ön teşhis değerlendirmesi yaptırmak olmalıdır. Ön teşhis değerlendirmeleri ya da diğer bir deyişle psikolojik testler ve ölçekler yapılmadan, yalnızca anlatımlarla ve terapi görüşmeleri ile bu denkli önemli bir sorunun teşhis edilmesi oldukça tehlikeli ve yanlış olacaktır. Bunun birincil nedeni, ebeveyn ve okul öğretmenlerinin görüşleri tek yönlü olabilir ve çocukla ilgili bilimsel bir bilgi vermek için yetersiz kalır. İkincil nedeni ise DEHB semptomları gösteren bir çocuğun dikkatinin hangi alanlarında düşüş, hangi alanlarında ortalama ya da hangi alanlarında yüksek performansta olduğu gözlemlenmeden verilen kararlar aileyi ve okulu hedefe yaklaştıramayacaktır. Şöyle düşünelim; çocuğunuzu yeni tanıyan bir kişi size, “Çocuğun iyi bir çocuk mu?” dese bu soruya cevap verirken neleri değerlendirmeniz gerektiği konusunda bocalayabilirsiniz. Çocuğunuzun pek çok konuda duyarlı, vicdanlı, neşeli bir çocuk olduğunu düşünür fakat bazı konularda da inatçı, huysuz ya da geçimsiz olduğunu hatırlarsınız. DEHB tanısı da tıpkı böyle bir soruya cevap vermek gibidir. Çocuğunuzda dikkat eksikliği olduğu söylenirse bu haksızlık olacaktır. Çünkü DEHB semptomları gösteren çocuklar kimi konulara çok ilgili olabilir, bu konularda konsantrasyonunu yüksek ölçüde sağlayabilirken, kimi konularda da çok isteksiz ve dikkatsiz davranabilmektedir. Bilgen Psikiyatri Enstitüsü’nde uygulanan Dikkat Eksikliği Testi dört temel dikkat unsuru olan Strateji Becerisi, Görsel Performans, İşitsel Performans ve saf dikkat performansı kırılımlarına ayrılır. Bu kırılımların her birinde de üç farklı uygulama yer alır. Toplamda 12 uygulamanın her birinde aşamalı bir şekilde çocuğunuzun alt testlerdeki problemli alanları taranır. Bu sayede çocuğunuzda hissettiğiniz dikkat dağınıklığı şüphenizin dikkatin hangi bölümlerinde doğru hangi bölümlerinde yersiz olabildiğini net bir şekilde gözlemleyebiliyoruz. Örneğin, çocuğunuzun kısa süreli görsel hafızası yaşıtlarına göre yüksekken, sıralı işitsel hafızası beklenen ortalamanın da altında çıkabilir. Bu durumda bizim hedefimiz çocuğunuzun güçlü olan yönlerinden destek alarak, zayıf olan dikkat performanslarına odaklanmak ve bu alanları yükseltmek olmalıdır. Aksi halde, DEHB tedavilerinin hedeflenmeyişi ile aile ve çocuk terapiden verim alamaz ve düzelme gözlemlenemez. Ne yazık ki DEHB çoğu zaman tek başına gözlemlenmez ve beraberinde çocukta kaygı bozukluğu, yüksek heyecan, takıntılar, depresyon ya da öğrenme bozukluğu gibi diğer psikolojik bozukluklar ile baş gösterir. Dolayısı ile Dikkat Eksikliği Testi süresince çocuğunuzla bire bir iletişime geçilir ve performansı yakından incelenir. DEHB tanısı üzerine yoğunlaşılmasının yanı sıra çocuğunuzda bu bozukluk ile birlikte oluşabilecek diğer gelişimsel ya da psikolojik bozukluklar da araştırılır. Örneğin, DEHB olan çocuğunuz, bu rahatsızlık sebebi ile sınavlarda başarısız oluyor olabilir. Sınavlarda başarısız olması sebebi ile de sınavlara ve benzeri ölçümlere karşı bir duygu geliştirmiş olabilir. Her sınav öncesinde başarısız olacağı düşüncesi ile kendisini kaygılandırıyor, korkutuyor ve endişelerini büyütüyor olabilir. Dolayısı ile DEHB teşhisinin yanı sıra bir performans kaygısı da sorunlara eklenmiştir ve bu problemin de ciddiyetini tespit ederek tedavi sürecinde çözümlemeyi hedeflemek gerekmektedir. Çocuğunda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olduğu şüphesi duyan anne ve babalar, tüm psikolojik ve gelişimsel tanılarda bilimsel güvenilirliği ve geçerliliği olan psikolojik testler uygulanmalıdır. Dolayısı ile tedavi öncesinde sizi ve çocuğunuzu problemin kaynağına götürmeyi hedefleyecek uzmanlarımız eşliğinde tanı testinizi yaptırabilir ve devamında tedavinize bilimsel bir yolda devam edebilirsiniz. Tüm soru ve görüşleriniz için bize gönül rahatlığı ile ulaşabilirsiniz İlgili Başlıklar Doğumumuzdan itibaren hayatımızı yemekle devam ettirir ve kendimizi yemekle ödüllendiririz. Yemek yemenin hayatımızda bu denli bir yeri olması, yeme eylemiyle aramızda duygusal bir bağ yaratır. Bazen hepimiz yemeğin dozunu kaçırabiliyoruz. En sevdiğimiz pasta karşısında dayanamayabilir ya da annemizin donattığı muhteşem sofranın karşısında mest olabilir ve kaçınılmaz bir şekilde fazla yiyebiliriz. Sevdiğimiz yemeklere karşı böyle bir tutum sergilememiz hem kaçınılmazdır hem de normaldir. Ancak, zor bir günün ardından eve geldiğinizde buzdolabında ne varsa yeme isteğine karşı koyamadığınız hiç oldu mu? Ya da arkadaşlarınızla yaşadığınız bir tartışma sonrası karnınız ağrıyacak kadar yemek yediğiniz için duyduğunuz suçluluk ve utanç nedeniyle kendinizi acımasızca hırpaladığınız? Bunlar gibi durumlarla sık sık karşılaşmaya başladıysanız aşırı yeme bozukluğu yaşıyor olabilirsiniz. Aşırı yeme bozukluğuna neden olan psikolojik sorunlarda kişinin süreci yönetmesini kolaylaştıracak psikolojik destek çok önemlidir. Alanında uzman ve deneyimli kadrosuyla Psikologofisi, daha sağlıklı günler için hep yanınızdadır. Psikolojik desteğe ihtiyaç duyduğunuz her an, uzman psikologlarımızdan online terapi olabilir, alanında uzman isimlerle birlikte sağlıklı ve mutlu günlerinize tekrardan kavuşabilirsiniz. Aşırı Yeme Bozukluğu Nedir? Basitçe söylemek gerekirse, aşırı yeme bozukluğu kontrolsüzce yemek yemektir. Dürtüsel aşırı yeme bozukluğu yaşayan kişiler genellikle negatif duygularla başa çıkabilmenin tek yolu olarak yemeği görürler. Akıllarında sürekli yemek yemek olduğu için her aşırı yeme atağından sonra kendilerini suçlu ve depresif hissederler. Bu döngünün sonucu olarak kontrolden çıkan yeme alışkanlıkları nedeniyle büyük bir utanç ve suçluluk duyarlar. Aşırı yeme bozukluğunda kişiler kısa bir süre içerisinde yüklü miktarda besin tüketerek sonrasında kendilerini suçlu ve pişman hissederler. Bir kişide aşırı yeme bozukluğu olduğundan söz edebilmek için DSM 5 kriterlerine göre yeme ataklarının haftada en az bir kez, üç aylık bir zaman periyodunda devam etmesi beklenir. Ancak aşırı yeme sorunu olan herkesin tıkanırcasına yeme bozukluğu olduğunu söylemek çok doğru olmaz. Bir oturuşta gereğinden fazla yemek yemek yerine gün içine dağılan zaman aralıklarında fazla besin tüketimi ya da düzenli olarak değil yalnızca stresli ya da üzgün zamanlarda aşırı besin tüketimi de sıklıkla karşılaşılan durumlar arasındadır. İki tür aşırı yeme bozukluğu vardır; Kısa bir zaman diliminde iki saatten az alışılmadık derecede büyük miktarlarda yaklaşık kalori veya daha fazla yemek yersiniz ve tüm bu süreç boyunca ne yaptığınızın çok da farkında olmazsınız. Aşırı miktarda yiyecek olduğunu düşündüğünüz şeyleri yersiniz ancak gerçekte nesnel olarak yediğiniz porsiyon o büyük değildir. Diğer yandan aynı kontrol kaybı hissi hala hissedilir. Tıkınırcasına yemenin diğer özellikleri şunlardır "Yasak" yemek yiyormuş gibi hissetmek - genellikle yüksek kalorili ve çok lezzetli yemekleri tercih etmek. Normalde yediğinizden çok daha hızlı yemek yemek. Fiziksel olarak hiç aç olmadığınızda dahi yemek yemek. Yemek yerken haz duymak, ancak sonrasında büyük bir suçluluk ve utanç hissetmek. Çok yediğinizi diğer insanlardan gizlemek için çaba sarf etmek. Aşırı Yeme Bozukluğunun Nedenleri Nelerdir? Davranışınızın arkasındaki faktörleri anlamak, o davranışı değiştirmenin önemli bir parçasıdır; bu faktörleri hedeflemek, tıkınırcasına yeme ataklarınızı azaltmada önemli bir etki yaratacaktır. Tıkınırcasına yemenin kalıcılığına katkıda bulunan 3 temel faktör vardır; Şekil ve Ağırlığa Aşırı Önem Vermek "Kim olduğum kiloma bağlı" düşüncesi sizi ele geçirebilir. Bu genellikle öz değerinizi büyük ölçüde kilonuza veya şeklinize dayandırdığınız anlamına gelir. Aşırı yeme bozukluğu yaşıyorsanız, çoğu insan, iş performansı, arkadaşlık grupları veya spor yetenekleri gibi çeşitli yaşam alanlarında kendilerini değerlendirme eğilimindeyken, benlik değerinizi büyük ölçüde ne kadar kilolu olduğunuza veya vücudunuzu nasıl algıladığınıza göre değerlendirirsiniz. Böyle bir inanç sistemi, takıntılı bir şekilde kendi kendini tartmaya veya gerçekçi olmayan sosyal karşılaştırmalara yol açabilir. Aynı zamanda aşırı diyet davranışlarını da teşvik eder. Aşırı Kısıtlanmış Diyetler Uygulamak Bazı gıdalardan kaçınma. Aralıklı oruç uygulama. Kalori yoksunluğu. Tanıdık geliyor mu? Bunun nedeni, neyi, ne zaman ve ne kadar yiyebileceğimizi dikte etmek için uyguladığımız zorlu "gıda kurallarını" temsil etmeleridir. Bu diyet kurallarını “her zaman çikolatadan kaçının” uzun vadede sürdürmek o kadar zordur ki, sonunda onları kırdığınızda daha fazla yemenize neden olurlar. Bu reaksiyon, tıkınırcasına yeme nedenidir. Ani Ruh Hali Dalgalanmaları Kendinizi aniden üzgün mü hissetmeye başladınız? Yalnız? Stresli? Bu ruh hallerinin, tıkınırcasına yeme davranışı üzerinde de doğrudan etkisi vardır. Sıkı diyet kurallarını sürdürmeye çalışmak şöyle dursun, bu güçlü duygularla uğraşmak bile yeterince yorucudur. Lezzetli yemek yemek geçici bir ruh hali güçlendiricidir. Neden belli bir şekilde hissettiğimizi güzel bir yemek yerken unuturuz. Ancak aşırıya kaçabilirsiniz, bu nedenle olumsuz ruh hali durumlarıyla tıkınırcasına yemeye başvurmadan başa çıkmanın daha uyumlu yollarını bulmanız gerekir. Aşırı Yeme Bozukluğunu Yenmenin Yolları Kendinizi Kısıtlamayın Yiyecek alımında aşırı kısıtlamalar içeren diyetler nadiren işe yarar ve tipik olarak aşırı yemenize neden olan isteklere yol açar. Bu diyetlerin çoğu, tüm yiyecek gruplarını kesmek veya bir hafta boyunca yalnızca meyve suları içmek gibi yeme alışkanlıklarınızda radikal değişiklikleri onaylayarak "hızlı bir düzeltme" vaat eder. Bazı argümanlar kulağa ne kadar mantıklı gelse de, nadiren sağlıklı beslenme bilimine dayanırlar. Şunları yapan herhangi bir diyet planından uzak durun Hızlı kilo kaybı vaat eder Yiyecekleri "kötü" kategorisine alır Karbonhidratlar gibi tüm besin gruplarını ortadan kaldırır Egzersiz yapmadan kilo kaybının sağlanabileceğini iddia eder Katı beslenme planları ve sınırlı yiyecek seçenekleri içerir Sonuç olarak, kilo kaybı, tükettiğinizden daha fazla kalori yakmakla ilgilidir. Bu sadece kalorilerde bir azalmayı değil, aynı zamanda bir tür rutin egzersizi de içerir. Yavaş ve istikrarlı bir yaklaşım sadece daha sürdürülebilir olmakla kalmaz, aynı zamanda aşermeyi ve tıkınırcasına yeme riskini azaltan kademeli değişiklikler yapmanızı sağlar. Öğün Atlamayın Öğün atlamak, tıkınırcasına yemeyi teşvik eden başka bir faktördür. Vücudunuzu beslenme konusunda çaresiz bırakabilir ve aşırı yeme olasılığını artırabilir. Düzenli bir beslenme düzeninin günün ilerleyen saatlerinde tıkınırcasına yeme olasılığını azalttığı gösterilmiştir. Kahvaltı, metabolizmanızı hızlandırdığı ve öğle yemeğine kadar normal çalışmanız için gereken enerjiyi sağladığı için önemlidir. Sabahları yumurta, badem, yulaf ve yoğurt gibi şeyleri içeren yüksek proteinli bir kahvaltı yapın. Metabolizma ve enerji seviyelerini korumak için, öğle ve akşam yemeklerini sağlıklı yiyeceklerle yaklaşık üç ila dört saat arayla geçirin. Enerji seviyelerindeki düşüşler, tıkınırcasına yemenin temel tetikleyicileridir. Arada sağlıklı atıştırmalıklarla günde üç öğün yemek yemek, enerji seviyelerinin korunmasına yardımcı olur. Öğün atlamak, aşırı yemeyi teşvik eden enerji seviyelerinde düşüşlere yol açabilir. Su İçmeyi Unutmayın Su içmenin sağlığa birçok faydası vardır, ancak aynı zamanda iştahı frenlemeye ve aşırı yemeyi azaltmaya da yardımcı olabilir. Günlük tüketilmesi gereken ortalama su miktarları şu şekildedir; Erkekler için günde yaklaşık 15,5 bardak 3,7 litre sıvı Kadınlar için günde yaklaşık 11,5 bardak 2,7 litre sıvı Bol su içmek metabolizmayı da hızlandırabilir ve kilo kaybına katkıda bulunabilir; aşermeyi ve tıkınırcasına yeme riskini azaltabilir. Yemek Yediğiniz Çevreyi Değiştirin En basit haliyle alışkanlıklar; üzerinde düşünmediğimiz, otomatik olarak gerçekleşen davranışlarıdır. Her zaman yemek yediğiniz oturma düzeninde yapacağınız ufak bir değişiklik bile aşırı yemenize neden olan davranışa odaklanarak daha bilinçli bir karar vermenize yardımcı olabilir. Ayrıca, yemek istediğinizi fark ettiğinizde bir dakika durmak ve kendinize gerçekten aç olup olmadığınızı sormak da işe yarar bir yöntemdir. Eğer yemek bir savunma mekanizması haline geldiyse vücudunuzun açlık ya da tokluk sinyallerini gözden kaçırıyor olabilirsiniz. Bu farkındalığı yeniden kazanabilmek için kendinize küçük bir hatırlatma yapmak oldukça önemli olacaktır. Davranışınızı Gözlemlemek ve Anlamak İçin Bir Adım Geri Atın Dikkatli izleme olmadan kesin ayrıntıları hatırlamak imkansızdır. Bu nedenle günlük tutmak, aşırı yemek yemeden önce, sırasında ve sonrasında neler olup bittiğini tam olarak belirlemenize yardımcı olmak için harika bir fikirdir. O sırada nasıl hissettiğiniz veya enerji seviyelerinizin nasıl olduğu gibi mevcut yeme davranışınızı daha iyi anlamanıza yardımcı olabilecek diğer yorumlar da sonrası için yol gösterebilir. Unutmayın, bu konuda ciddiyseniz, yeme kontrolünü tekrar ele geçirene kadar sürekli kendinizi izlemeniz önemlidir. İzleme, tıkınırcasına yeme davranışınızı tetikleyen kesin faktörleri anlamanıza ve tanımlamanıza olanak tanır. Tıkınırcasına yemeden önce, sırasında ve sonrasında tam olarak ne olduğunu bilmek, değiştirilmesi gereken en önemli şeylerden biridir, çünkü tıkınırcasına yemeyi durdurmak için ne üzerinde çalışmanız gerektiğini öğrenmiş olursunuz. Sorunlarınızı Gerçekçi Bir Şekilde Ele Alın Kötü bir durumu etkili bir şekilde ele almakta zorlanıyor musunuz? Eğer öyleyse, etkili problem çözmeyi öğrenmek iyi bir fikir olabilir. Unutmayın, tıkınırcasına yeme tahmin edilebilirdir genellikle ya bir diyet kuralı ihlaline ya hep ya hiç tepkisinden sonra ve ruh halimiz dalgalanıp yoğunlaştıktan sonra ortaya çıkar. Bu zor zamanlarda etkili ve sağlıklı bir şekilde çalışmak, bu öngörülebilir tıkanıklıkları önlemeye yardımcı olabilir. Sorunlar çoğu zaman bunaltıcı ve üstesinden gelinmesi imkansız görünebilir, ancak yalnız olmadığınızı unutmayın. Bu, problem çözmeye yönelik 4 adımlı faydalı bir rehber olabilir; Sorunu tanımlayın Partnerim ve ben her zaman kavga ederiz ya da evde yalnızım ve her zaman çok sinirli hissediyorum gibi sorunu nedeniyle birlikte ortaya koyun. Soruna bir dizi olası çözüm düşünün Yemek yiyebilir, TV seyredebilir, sosyal medyaya girebilir veya yürüyüşe çıkabilirim. Her bir çözümün anlamını dikkatlice düşünün Yemek Bu iyi bir fikir değil çünkü geçmişte yemek yediğimde hayal kırıklığımı yatıştırmak için genellikle aşırı yedim ve pişman oldum. TV izle Şu anda TV'de gerçekten hiçbir şey yok, bu yüzden muhtemelen sıkılacağım ve onun yerine yemek yeme isteği duyacağım. Sosyal medyaya gidin Şu anda kendim hakkında pek iyi hissetmiyorum, bu yüzden Instagram'a girmek ve diğer insanların eğlendiğini görmek muhtemelen durumu daha da kötüleştirir. Yürüyüşe çıkın Bir yürüyüş bana iyi gelecek ve biraz stres atmama yardımcı olacak. En iyi çözümü/çözümleri seçin ve buna göre hareket edin En az 45 dakika tempolu bir yürüyüşe çıkacağım! Yemek Kaygınızla Mücadele Edin Lezzetli “yasak yiyecekleriniz” var mı? Neden bir "yasak yemek" listeniz var? Sonuçta, tek başına hiçbir yiyecek kilo almaya neden olmaz. Belki de bu yiyecekler, sizi önemli ölçüde endişeye neden olan aşırı yeme davranışına iten yiyecekler olduğu içindir. Bu gıdalara kademeli olarak maruz kalmak ve onları diyetinize ılımlı bir şekilde yeniden dahil etmek, belirli yiyeceklerin etrafındaki endişeden ve bir aşırı yemeyi tetikleme potansiyellerinden kurtulmanıza yardımcı olacaktır. Yasak yiyeceklerinizin bir listesini oluşturun. Bunları “en yasak”tan “en az yasak”a doğru sıralayın. “En az yasak” listesindeki yiyecekleri yavaş yavaş diyetinize yeniden ekleyin. Örneğin, mısır gevreği “en az yasak” yiyecek listenizdeyse ama hala onu yemekten endişe duyuyorsanız, normal kahvaltı smoothie'nize küçük bir avuç mısır gevreği koyun. Yavaş yavaş, mısır gevreğini yerseniz hiçbir şeyin felaket olmadığını anlayacaksınız. Böylece yiyeceklere bağlı kaygınız azalabilir ve daha kapsamlı bir diyetin ve hayatın tadını çıkarmaya başlayabilirsiniz! Eğer kendinizde ya da yakınlarınızda bir aşırı yeme problemi olduğunu düşünüyorsanız Psikologofisi’nde yer alan uzman psikologlarımız ile dilediğiniz zaman görüşebilir ve online terapi ile aşırı yemeye neden olabilecek altta yatan psikolojik tetikleyicileri bulmak konusunda destek alabilirsiniz. Tarih Yazar

dürtüsel bozukluk nasıl tedavi edilir