Q9MGx. Çocuklarımıza vereceğimiz namaz terbiyesinin önemi nedir? Peygamberler nesillerine namazı nasıl öğütlemişlerdir?Hazret-i Lokman; tevhid şuurundan sonra ibâdet, tebliğ ve şahsiyet tavsiyelerine şöyle devam eder “Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret! Doğrusu bunlar, azim gerektiren işlerdir.” Lokmân, 17 Evlâtlarımıza Namazı Aşılamalıyız Hazret-i Lokman, evlâdına ilk ibâdet olarak namazı emrediyor. Âyet-i kerîmede de buyurulur “Ailene namazı emret; kendin de ona sabırla devam et!…” Tâhâ, 132 Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz de şöyle buyurur “Çocuklarınıza yedi yaşında iken namaz kılmayı emrediniz tâlim edin. On yaşında namazı terklerinden dolayı cezalandırın.” Tirmizî, Salât, 299 Maalesef zamanımızda; “Çocuktur, gençtir, hevesini alsın!” diyerek evlâtlarının dînî eğitimini ihmâl eden ve gevşeklik gösteren anne-babalar olmaktadır. Unutulmamalıdır ki, nefs doymaz. Hevesini almaz. Bilâkis tiryaki olur. Bir daha bırakamaz. Peygamberimiz, kızı Hazret-i Fâtıma ve damadı Hazret-i Ali’yi gece namazına kaldırırdı. Namazı evlâtlarımıza emredebilmemiz için; bu vazifeye, onlara Kur’ân eğitimi vermekle başlamamız gerekir. Kur’ân eğitimi, küçük yaşlardan îtibaren îtinâ ile yerine getirilmesi îcâb eden bir vazifedir. Zira çocuğun kulakları Kur’ân’ın sesine, kalbi Kur’ân’ın dünyasına âşinâ olmalıdır. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurur “Kim Kur’ân’ı küçük yaşlarda öğrenirse Kur’ân onun etine ve kanına işler yani Kur’ân’ın feyziyle nurlanır.” Ali el-Müttakî, Kenz, I, 532 Hazret-i Lokman, îman ve ibâdet nasihatlerinden sonra ahlâkî öğütlere başlıyor. Zira bir mü’minin; sözleri, yürüyüşü, duruşu, bakışı, her davranışı zarâfet ve nezâket içinde olmalıdır “Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez.” Lokmân, 18 “Yürüyüşünde tabiî ol, sesini alçalt! Unutma ki, seslerin en çirkini merkeplerin sesidir.” Lokmân, 19 Hazret-i Lokman’ın, diğer peygamber ve sâlih zâtların nesiller husûsundaki en büyük endişeleri, âhirette evlâtlarından ayrı düşmektir. Kaynak Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl 2020 Ay Şubat, Sayı 180 İslam ve İhsan 000000 Ayı Yürüyüşü Nedir, Çeşitleri Nelerdir, Ne İşe Yarar? Canavar kadar güçlü olmak istiyorsanız; bacak ve kollarınızı açıp gererek yürümenin ne derece etkili olduğunu belirtmek isteriz. Spor dünyasında ayı yürüyüşü olarak isimlendirilen şekil, kalça ve omuz dengeliyecilerinin beraberinde özellikle merkez bölgesindeki küçük ama önemli kas gruplarını çalıştıran bir harekettir. standart plankın bir tık üstü gibi gözüken harekette bekleyebilir veya bu pozisyondan row, reach ve kızak çekmeye geçiş yapmayı deneyebilirsiniz. Hangi egzersizi yaparsanız yapın merkez bölgeniz bütün açılardan çalışacağını garanti ediyoruz. En esaslı fitness egzersizlerinden biri diyebileceğimiz ayı yürüyüşünde bear crawl ileri, geri ve yandan yana hareket ettikçe merkez bölgeniz ile quad ve kalça kaslarınız aktif bir şekilde çalışacaktır. Yapılışı Çalışmaya dizlerinizi kalçalarınızın el bileklerinizi de omuzlarınızın altına alarak dört ayak üstünde pozisyon alarak ayak parmaklarınızı zemine bastırarak, dizlerinizi hafifçe yukarı kaldırmanız gerekiyor. Belinizin adeta heykel gibi hareketsiz kalmasına dikkat olarak hareket ederken kalçalarınızı döndürmemeye, sabitlemeye çalışmalısınız. 30 saniyelik denemelerle pratik yaparak başlamak daha verimli olacaktır. Harekette ustalaştıktan sonra karın antrenmanlarınızı zorlaştırmak için kullanabilirsiniz. Ayı Yürüyüşü Çeşitleri Kaymalı Ayı Yürüyüşü Bu egzersiz oldukça zor! Öteki çeşitlerinde ustalaştıktan sonra yapmanızı tavsiye ediyoruz. Fakat karşılığı mükemmel bir kol ve kanat çalışması ile gelişmiş kalça hareketliliği olduğunu da söylemeliyiz. Yapılışı İl önce ayaklarınızı kayma keçelerine yerleştirerek ayı duruşu pozisyonuna gelmelisiniz. İster alt vücudunuzu hareket ettirmeden kol ve kanatlarınızla çekebilir, isterseniz de zıt taraflardaki el ve ayağınızla normal ayı yürüyüşü çalışmasını uygulayabilirsiniz. Kızak İtme Ağırlık gerektiren bir çalışmadır. Normal ayı yürüyüşünden tek farkı ekstra ağırlıkla yapılıyor olmadır ki tabii spor salonunuzda kızak ve halat varsa durum değişebilir. Halatın bir ucunu kızağa bağlayıp, öteki ucunu kızak itme kemeri veya aparatına takmanız gerekir. Kendinizi kızağa bağlayın ve ileri “sürünün”. 10 metreyle başlayıp geliştikçe mesafeyi çoğaltmanız yerinde olacaktır. Iso Bear Lat Pull Kol uzatma çeşidi ise çocuk oyuncağı gibi geliyorsa o halde hem merkez, hem de kanat kaslarınıza yüklenen bu versiyonu tavsiye edebiliriz. Güç istasyonuna direnç bandı dolayıp elinize almalısınız. Normal tek kolla lat pulldown veya barfiks egzersizindeki gibi aynı devinimi uyguluyorsunuz. Dirseğinizi geri itip elinizi omzunuza çekmaniz gerekiyor. Çalışmayı zorlaştırmak için bu pozisyonda daha uzun süre bekleyebilir veya daha geriden başlayarak bandın direncini arttırarak uygulayabilirsiniz. Kol ve Bacak Uzatma Bu çalışmada tek bacak ve kolunuzu yerden kaldırdığınız için özellikle denge kuvvetiniz zorlanmış olduğunu hatırlatalım. Tıpkı ayı pozisyonundan zıt yönlerdeki gibi bacak ve kolunuzu yerden kaldırıp tümüyle açmanız gerekiyor. Kol ve bacağınızı geri çekerken formunuzu bozmamaya dikkat edin ve diğer uzuvlarla çalışmayı tekrarlayın. Kolay mı geldi? İki elinize 2,5 – 5 kiloluk birer dambıl alarak daha zor hale getirebilirsiniz. “yürüyüşünde doğal ol, sesini alçalt. şu bir gerçek ki, seslerin en çirkini eşeklerin sesidir.” bu ayette eşeğin ses tonuna değil bağırmasına dikkat çekiliyor. insanlardan sesini alçaltması isteniyor. yani eşeğin ses tonu kötü olabilir ama o ses tonuyla bağırmadan kibarca anırsa birçok kimse önemsemeyecekti. Eşeğin sesi neden çirkin? Ne var ki insanlar eşekler gibi seslerini yükseltirlerse, muhatabına karşı amacını aşan bir tavır sergilemiş olurlar ve bu ses işte o zaman çirkin bir ses olur ve burada mecaz olarak bu duruma işaret edilmiştir. Demek ki, eşek insanın sesi gibi alçak bir sesle anırırsa sesi çirkin olur. Yürüyüşünde mutedil ol ne demek? “Mutedil yürüyüş“; hızlı yürümek ile ağır yürümek arasındadır. Yani sen yeryüzünde ölüler gibi hareket etme, haddi aşan günahkarlar gibi de hızlıca gitme. Rasülullah da şöyle buyurmuştur “Hızlıca yürümek mü’minin gözalıcı vasıflarını giderir. ” Lokman suresi 16 ayet ne için okunur? 16.Lokmân öğütlerine şöyle devam etti “Yavrum! Şüphesiz yapılan iş bir hardal tanesi ağırlığında olsa ve bir kayanın içinde, yahut göklerde ya da yerin içinde bile olsa, Allah onu çıkarır getirir. Çünkü Allah en gizli şeyleri bilendir, herşeyden hakkıyla haberdar olandır.” Lokman suresi ne anlama gelir? Lokman Suresinde, Allah’a şirk koşmamayı, Allah’ın emir ve yasaklarına uyulursa karşılaşacağı güzelliklerden bahsederken, iman etmeyen ve zalimlik yapanlar için ebedi hayatta azabın beklediğini anlatmaktadır. Lokman Suresi hangi cüz? Lokmân suresi 410. sayfadan başlar ve 413. sayfada biter, 21. cüzde yer almaktadır. Mekke döneminde inmiştir ve 34 âyettir. Sûre, adını 12. ve 13. âyetlerde anılan Hz. Lokmândan almıştır. Eşek Kuranda nasıl geçiyor? Kur’an’da eşek kelimesinin kullanıldığı 2 nci ayet, indirilişin 57 nci sırasında bulunan Lokman suresinin 19’ncu ayetidir. Lokman-19. “Davranışlarında, yürüyüşünde doğal ol, abartıdan kaçın ve insanlara karşı yüksek sesle, bağırarak konuşma. Unutma ki insanı en bıktırıcı seslerden biri anıran eşeklerin sesidir”. 19. Eşek anırması ne demek? eşeğin bir takım duygularını dile getiriş biçimi ve diğer arkadaşları ile iletişim şeklidir. eğer ki anırmak eylemini bir eşeğin karşısında veya yakınlarında bir yerde yaparsanız * hemen size karşılık verecektir. Lokman Suresi neye iyi gelir? LOKMAN SURESİNİN FAZİLETLERİ Maddi ve manevi hastalıklara karşı 7 kere okunur. Ayrıca bu sure yazılıp zemzem olan bir kabın içine konulup içilirse, birçok hastalığa Allah’ın izniyle şifa olur. Bu sureyi okuyup da bir vasıtaya binse, meydana gelmesi muhtemel kazalara karşı kendisini korumuş olur. Lokman suresinde vurgulanmak istenen nedir? Bu öğütler Allah’a ortak koşmamak, anneye babaya iyi davranmak, namaz kılmak, iyiliği emredip kötülükten sakındırmak, sabırlı olmak, böbürlenmemek, başkalarını küçümsememek, alçak gönüllü olmak gibi dinî ve ahlâkî konuları içerir. Lokman suresinin faziletleri nelerdir? Surenin faziletleri ise, en başta sevap kazanmaktır. Okuyan kişilerin kıyamet vaktinde Lokman Hekim ile arkadaş olacağı rivayet edilir. Ayrıca maddi ve manevi sıkıntılardan, hastalıklardan kurtulmak için de okunmaktadır. Lokman Suresi kaç sayfadan oluşur? Lokman Suresi, Kuran-ı Kerim’in 410. sayfasında yer alan 34 ayetten oluşmaktadır. Allah tarafından gönderile 57. sure olmasının yanında Kuran-ı Kerim’de 31. Suresinde yer almaktadır. Eşek kuranda geçiyor mu? Kur’an’da eşek kelimesinin kullanıldığı 2 nci ayet, indirilişin 57 nci sırasında bulunan Lokman suresinin 19’ncu ayetidir. Lokman-19. “Davranışlarında, yürüyüşünde doğal ol, abartıdan kaçın ve insanlara karşı yüksek sesle, bağırarak konuşma. Unutma ki insanı en bıktırıcı seslerden biri anıran eşeklerin sesidir”. 19. Eşşekler niye Anırır? Orda yaşamaya başlarlar ama istedikleri gibi bir yaşam ile karşılaşmaz derin bir pişmanlık duyarlar. Bu pişmanlık eşeğin akılına geldiğinde eşek“anırır” işte eşeğin anırma nedeni de budur. Eşek, pişmanlığından hala anırıyor ama fayda etmiyor. At mayına basar mı? Mayınlarla çevrilmiş bir arazide dahi içgüdüsel olarak mayına basmayan katırlar, bölge halkını terör tehdidine karşı koruyor. Özellikle dağlık alanlarda çobanlık yapanların kullandığı eşek ve katırlar, koyun ve keçi sürülerine de yol gösteriyor. Kainat açık bizim yaptıklarımızı aynasını kendimize tutup Kur'an ışığı ile hakikati okuyunca kendimizi buluruz. Eşek ve Eşekleşme Rahman ve Rahim Allah ismi ile ’Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez.” ’’ Yürüyüşünde tabii ol. Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini eşeklerin sesidir” Lokman suresi Eşek bağırması ile bize neleri haykırır bakalım Sesini alçalt ve eşek sesi gibi yükselteme demek ölçülü olmayı ve dengeli olmayı Ve dinlemeyi bilmeyi anlatır. İnsanları küçümsemek ve böbürlenmek dengesiz bir yaşamı, istekleri, inatçılığı ve kulakları tırmalayan tonu ayarlanmamış sesi ile tam anlamıyla dengesizliği anlatır. Eşeğin kalın sesiyle birlikte, bu sesi işitecek iki uzun kulakları vardır. Bu iki uzun kulak bile eşeğin kendi çirkin, kalın sesini duymasına yeterli olmamış. Çünkü hepimizin de bildiği gibi kendinden bir haber, sadece nefsini düşündüğünden bağırıyor, isteği olmadığında da o kadar inatçı, yerinden kaldıramazsın, sinirlendi mi bir de tepik atar, seni fırlatır. Duysa da umurunda değildir. O sadece keyfinin peşindedir. Köylerde yaşayanlar bilir bu durumu. Gideceği zaman gitmez, oturacağı zaman kalkar. Keyfine düşkün, samanını koy önüne keyfine baksın. Eşek canın istedikleri olduğunda gayet mutludur. Eşekler suyun dibini görmezlerse o suya asla girmezlermiş, bu da gösteriyor ki eşekler canlarını tehlikeye atmayacak kadar akılı. Bir başkası için ise hiç yerlerinden kımıldamazlar. Dünya yanmış umurlarında değil. Onların karnı doysun, keyiflerini yapsınlar, ne kadar yaşarlarsa o kadar kârdır onlara. Eşek bize derki; ’ Hiç kusura bakmayın, her uyuşuğa, bağırana, sorumluluklarını yapmayan düşüncesizlere, keyfine düşkünlere benim adımı anarak sürekli kızıyorsunuz. Şimdi beni suçlamayın. Ben görevimi harfi harfine Rabime boyun eğmiş sizin için yaratılmış gereğini yapıyorum ve size eşekleşmek nedir,nasıl olur harfi ile göremediniz mi?Siz size verilmiş insanlık değerinizi koruyor musunuz?Eşekleşmeden kendinizi ve ailenizi ne derece koruyorsunuz?Okudunuz mu beni,okudunuz mu?’’ Hakim kitabımız Kur'an'da dili ile biz insanlık ailesine bütün aşılayıcılarabilgi verenlere,idareci olanlara,eğitim,bakım sorumluluğu alanlara da nasihat suresini başlı başına okur isek anlarız ki ''Neslini eşekleştir me!Eşkekleşmiş nesil kendinden başkasını nesil karşıdakini tüketirken kendini de gayya kuyusuna attığını fark nefsine kulluk,kula kulluk eder.'' Eşek aslandan neden ürker?Korkar ! ’ O halde onlara ne oluyor da öğütten yüz çeviriyorlar?’’ ’Sanki onlar ürkmüş eşekler gibiler.’’ ’Aslandan ürküp kaçan eşekler gibiler.’’ Müddessir suresi ayet Eşek , bilir ki aslan iyi koşar, ataktır, iyi plan kurar, cesur ve güçlüdür. Kendi hoyrat ve tembel yapısından o aslanın pençesine düştü mü daha kurtulamayacağını bilir. Eşekleşenler de çok zeki olmalarına rağmen aslan gibi olanlardan ürkerler. Çünkü onların ellerine düşerler ise rahatlıkları bozulacaktır. Orada hayır olduğunu bilseler bile kendi keyifleri, zevkleri her şeyden önemlidir onlar için. ’Ürkmüş eşekler ’benzetmesini Kur’an-a ve hayat okumasına dayanarak şu sonuca ulaşabilirizEşek gibi yaşayanlar,aslandan kaçar gibi Kur’an-ın öğütlerinden kaçar,korkar ve sırt bililer ki o öğütler kendilerinin bencilce bitmez zevklerine dur der!Sınır koy der!Çalış, paylaş, nefsini dizginle eşek olmaktan vazgeç der! Bir ömür eşek olan bir ömür sırtında semer taşır. Semeri onun yüküdür. O yük ki keyfine köle olmaktan onun sırtına vurulmuştur da kendi bile fark edemez. Eşek bir eşek yükü kitap okusa onu anlamaktan bir haber keyfe düşkünlüğü var ise o kitaplar sadece ona yüktür taşır. Kitabı okur, okur, okuduğunu yapamadığı için o ona sürekli ağırlık olur. O ağırlığın altında yıllarca ezilir. Keyfe düşkünlükten dolayı okuduğu öğütlerden habersizmiş gibi davransa da o öğütler karşısına her gün çıktığında o bunu fark eder onun altında ezilir. Ne zaman ki eşeklikten vazgeçerse o semer üstünden atılır. ’Tevrat'la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah'ın âyetlerini inkar eden topluluğun hali ne kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.’’ CUMA suresi 5 ayet ’’ O kâfirlerin durumu, Sadece bir çağırma ve bağırmadan başkasını duymaz. Bir kulakla haykıranın durumuna benzer. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler akılda etmezler’ BAKARA Sesin ne kadar kalın çıksa, kulakların da bir o kadar büyük olsa sen nefsinin açlığını, aşırı isteklerini dengeleyemezsen kıyamete kadar bağırırsın. Bir kulağının duyduğunu diğer kulağın işitmez. Nefsinde asla doymaz. Nefs çabuk bıkar, hep değişiklik arar. Başıboşluk kendini bilmezlik, açgözlülük, sabırsızlık, kolaycılık, gayretsizlik, yaptığı işi istikrarla yapamama, doğru yolu aramama, kendinde suç aramama, hoşgörülü olmama, kendini küçük görmek, kendini büyük görmek, kendini yetiştirmeme,çürük aile düzenine,çürük toplum düzenine neden oluşum fasıklığa ve fasıkların kucağına düşmeye neden olur. İnsan duyguları olan bir varlıktır. Hayatta başarıları da olabilir başarısızlıkları da. Her iki halde de yenilgiye düşmeyen kazanır. Nasıl yani dersiniz?Başarılarında övünmeyen, başarısızlığında da pes etmeyen kazanır. Kişi kendindeki hatayı anlarsa ve düzelmeye çalışırsa o kişi o fasıklıktan kurtulabilir. İnsanın ancak çalıştığı kendinindir. ’’Her insanın amelini boynuna yükledik. Kıyamet günü kendisine, açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız. “Oku kitabını! Bugün hesap sorucu olarak sana nefsin yeter” denilecektir ’ Kim doğru yolu bulmuşsa, ancak kendisi için bulmuştur; kim de sapıtmışsa kendi aleyhine sapıtmıştır. Hiçbir günahkâr, başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe azap edici değiliz’’ İsra suresi Eşeğin bizlere anlattığı ibretlere bir örnekte Senai Demirci’nin Canla Bağışla kitabında ki ’Eşek Sesi’’fragmanıdır. Bu fragmandan birkaç öğüte bakalım ’Said Nursi,işaratü’l-i’ caz’ında yeryüzündeki bütün tepişmelerin sebebini tek bir cümleye bağlar’’.Sen çalış ben yiyeyim.’’ Bu tepişme sebebinin de bir sebebi vardır şüphesiz. O da bir başka cümledir. Said Nursi’nin İfadesiyle,’’bütün ahlak-ı seyyienin menbaı’’dır bu cümle. Yani,’’kötü ahlak üreticisidir’’Nezaket Üstad’da kalsın; biz’’ahlak-ı seyyie’yi şimdilik eşekleşme’’diye tercüme edelim. O’’Eşekleşmenin kaynağı’’da işte şu cümle’’Ben tok olayım; Başkası açlıktan ölse bana ne!’’ Mevlana,’’Seslerin en çirkini eşek sesidir’’mealli ayeti şöyle yorumluyor’’Her hayvanın kendine mahsus bir iniltisi, bir zikri ve tesbihi vardır ki bununla, Yaratan ve Rızık veren Rabbini zikreder. Nitekim devenin böğürmesi, aslanın kükremesi, av hayvanlarının inlemesi, sineklerin vızıltısı, arıların uğultusu… Göklerde de meleklerin Ruhanilerin tesbihleri ve zikirleri olduğu gibi, insanların da tesbihi,tehlili,batını ve bedeni türlü ibadetleri ki biçare eşek,sadece iki belirli zamanda anırırBiri şehveti kabardığı zaman,diğeri aç kaldığı zaman.’’ Sadece kendi çıkarı için sesini yükseltmek, eşeklerin korosuna katılmak demeye geliyor. Başkalarının faydası söz konusu olduğunda susmak’’anırmakla’’eşanlamlı olabiliyor. Aç kalmışa, yolda kalmışa, yetime, öksüze, çaresize, yoksula, yakınına dair bir kaygı taşımamak, eşek sesine sarılmaya benziyor. Eşek sesine’’çirkin’’diyen Kur’an, hiç şüphesiz çirkin sesi susturacak bir yol gösterir bize Zekâtı farz kılarak’’Ben tok olayım; başkası açlıktan ölse bana ne! Sesini keser, susturur. Faizi yasaklayarak’’sen çalış ben yiyeyim! Diyen ağızlara biber sürer, sözlerini yutturur. Eşek nostaljisi çekenlerin dikkatine Zekâtın serin pınarlar gibi akışmadığı yerde eşek sesi yükselir. Faize takılanların, faize kapılanların olduğu yerde’’seslerin en çirkini’’inler.’’ İkraela ElaIKRA "Allah'ın kitabından bir harf okuyanın, okuduğu harfe karşılık sevabı vardır. Bir iyilik on katıyla değerlendirilir. Elif, Lâm, Mîm bir harftir demiyorum. Elif de harftir, lâm da harftir, mim de harftir." Hadis-i Şerif Kıymetli Kardeşlerim, Ramazan-ı Şerif Kur'ân ayıdır malumunuz. Gerek bendeniz gerekse kıymetli hocaefendiler hep bunu söyler dururuz bu ayda. Aman üstüne biraz daha fazla eğilin, bilmiyorsanız fırsat bu fırsat öğrenin, biliyorsanız daha seri okur hâle gelin, ezberleyin diye elimizden geldiğince hatırlatırız. Yevmi mahşerde Kur'ân bize şefaatçi olacak deriz, önce kendimizi sonra da din kardeşlerimizi teşvik etmeye gayret ederiz. Bugün sizlere, Kur'ân'ın daha dünya da iken şefaat ettiği bir kadıncağızın hikâyesini, Tabiinden Abdullah İbn-i Mübarek'in ağzından anlatacağız. Hem de bu vesile ile Rabbimizin lütfu, Efendimiz'in saa mucizesi Kur'ân'ımızla bir kez daha muhabbet tazeleyeceğiz inşaallah. KUR'ÂN'LA KONUŞAN KADIN * Tâbiin'den Abdullah İbn-i Mübarek anlatıyor Bir sene hacca gidiyordum, yolda oldukça yaşlı bir kadın gördüm. Yolunu şaşırmış, perişandı. Karanlıkta yaklaşıp, selâm verdim. Kadın başını kaldırdı, Yasin sûresinden, "Onlara merhametli Rabbin söylediği selâm vardır." diyerek selâmımı aldı. * Kadına; "Buralarda ne işin var, ne yapıyorsun?" diye sordum. Kur'ân-ı Kerim'den, Zümer sûresi 36. âyetle bana cevap verdi "Allah kuluna kâfi değil midir? Seni Ondan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah, kimi saptırırsa artık onun yolunu doğrultacak biri yoktur." Anladım ki, kadın yolunu şaşırmış buralarda dolaşıyor. * Kadına tekrar sordum, "Nereye gitmek istiyordun?" Cevaben; "Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye Muhammed kulunu Mescidi Harâm'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksâ'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir." İsrâ sûresinin okudu bana; anladım ki Hacdan geliyor, yani Mescid-i Haram'dan Kâbe'den geliyor ve Mescid-i Aksâ'ya Kudüs'e gidiyor. ? Yine sordum; "Kaç gündür buralardasın?" Bana, "ORabbim! Dedi, çocuğum olacağına dâir bana bir işaret ver. Allah Sana işaret, sapasağlam olduğun hâlde üç gün insanlarla konuşamamandır, buyurdu." Meryem sûresinden 10. âyeti okudu. Demek ki, üç günden beridir buralarda. * "Buralarda ne yiyip ne içiyorsun?" dedim. Şuâra sûresinden 10. âyetle cevap verdi. "Beni yediren, içiren O'dur." Anladım ki bu kadın ehli tasavvuf. * Yaşlı kadına; "Buralarda su yok, neyle abdest alıyorsun? Nasıl namaz kılıyorsun?" diye sorunca, bana Mâide sûresi 6. âyeti okudu "Su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin de, yüzünüzü ve dirseklere kadar ellerinizi onunla mesh edin." Demek ki kadın, teyemmüm ederek ibadet ediyor. * Kadına sordum "Sen açsındır, benim ekmeğim var, sana verebilirim. Versem yer misin?" Bakara sûresinin 187. âyetiyle bana cevap verdi "Sabahın beyaz ipliği aydınlığı, siyah ipliğinden karanlığından ayırt edilinceye kadar yiyin, için, sonra akşama kadar orucu tamamlayın." Anladım ki kadın oruçlu. * Ona yine sordum "Mevsim Ramazan olmadığı hâlde ne orucu tutuyorsun?" Bakara 158 "Her kim gönüllü olarak bir iyilik yaparsa, şüphesiz Allah kabul eder ve yapılanı hakkıyla bilir." Meğerse kadıncağız nâfile oruç tutuyormuş. * Bir şey kafama takıldı, neden hiç dünya kelâmı konuşmuyor da, hep Kur'ân'la cevap veriyor. Bunu kendine sordum "Neden bizim gibi konuşmuyorsun?" Bu kez de, Kâf Sûresi 18. âyeti okudu, bana. "İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın." Yani insanın her konuştuğunu yazan ve yaptıklarını gözetleyen melekler vardır, onun için yanlış konuşurum diye, hep Kur'ân konuşuyor. * Yine sordum "Kimin nesisin, kocan kimin kimsen yok mu?" deyince, bana İsra sûresi 36. âyet ile cevap verdi. "Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur." * Ben özür diledim, bunun üzerine kadın arkasından benim kalbim kırılmasın diye, Hz. Yusuf'un kardeşlerine söylediği sözü yani Yusuf Sûresi 92. âyeti okudu "Yusuf dedi ki Bugün sizi kınamak yok, Allah sizi affetsin! O, merhametlilerin en merhametlisidir." * Ona, "Sen yorulmuşsun deveme bindireyim mi?" diye sorunca bana, Bakara sûresi âyet 197. okuyarak cevap verdi "Ne hayır işlerseniz onu Allah bilir. Allah sizi affetsin! O, merhametlilerin en merhametlisidir." Anladım ki memnun olacak; "Hadi bin deveye." dedim. * Kadın deveye binerken Nur sûresi âyet 30'u okudu "Resûlüm! Mü'min erkeklere, gözlerini harama dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır." Yani deveye binerken kadının üstü başı açılabilir. Onun için kadın ikaz ediyor; Bakma, diyor. Bunu da âyetle anlatıyor. * Kadıncağız deveye binerken elbisesi yırtıldı, arkasından kendi kendine Şûra sûresi 30. âyeti okumaya başladı "Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. Bununla beraber Allah çoğunu affeder." Elbisesinin yırtılmasına bir hatasının sebep olduğunu söylemek istiyor, ardından da Zuhruf sûresinin 12. âyetini okuyordu "Bütün çiftleri O yaratmıştır. Ve size bineceğiniz gemiler ve hayvanlar var etti." Allah'ın, çölün ortasında nasıl binek gönderdiğini âyetle anlatıyordu. * Devenin yularından tuttum, yüksek sesle bir şeyler söylenerek yürümeye başladım ki, tam o anda kadın Lokman sûresi 19. âyetini okudu "Yürüyüşünde tabiî ol, sesini alçalt. Unutma ki, seslerin en çirkini merkeplerin sesidir." * Bu sefer hâlimi düzelttim, elimi kulağıma attım ve şiir okumaya başlayınca kadın, Müzzemmil sûresi 20. âyetin orta kısmını okudu, bana "Artık, Kur'ân'dan kolayınıza geleni okuyun." Kur'ân varken ne diye şiir okuyorsun, demek istiyor. * Ben de ona "Seni tebrik ederim, sana hayır verilmiş" dedim. Kadın, Zümer sûresi 9. âyeti okudu "Akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür." ? * Bu sefer tekrar sordum "Senin kocan var mı?" diye. Bana Mâide sûresi 101. âyeti kerimeyi okudu. "Ey iman edenler! Açıklanırsa hoşunuza gitmeyecek olan şeyleri sormayın." Benim sorumu beğenmedi. * Nihayet kaybettiği kafilesini bulduk ve kadını onlara teslim ederken sordum "Bu kafilede senin neyin vardır?" Bana, Kehf sûresi 46. âyetle cevap verdi "Servet ve oğullar, dünya hayatının süsüdür; ölümsüz olan iyi işler ise Rabbinin nezdinde hem sevapça daha hayırlı, hem de ümit bağlamaya daha lâyıktır." * "Kafilede ne iş yaparlar?" dedim. Kadın, Nahl sûresi 16. âyeti okudu "Daha nice alâmetler yarattı.Onlar, yıldızlarla da yollarını doğrulturlar." Anladım ki, oğulları ve malları var, çocukları kafilede kılavuzluk yapıyorlar. Yani yol gösteriyorlar. * "Peki, isimleri nelerdir?" diye sordum. Bana, Nisa 125. âyeti okudu "Allah İbrahim'i dost edinmiştir." Demek ki, birinin adı İbrahim. Sonra, Nisa 164. âyeti okudu. "Ve Allah Musa ile gerçekten konuştu." İkinci oğlunun adının da, Musa olduğu anlaşıldı. Sonra Meryem 12. âyeti okudu. "Ey Yahya! Kitab'a Tevrat'a var gücünle sarıl!" dedik ve henüz sabi iken ona ilim ve hikmet verdik." Üçüncü oğlunun adı da, Yahya imiş. * Kafileden bu isimleri çağırdım. Üçü de geldiler, annelerine sarıldılar. Anneleri cebinden bir para çıkardı oğlunun birine verdi ve Kehf sûresi19. âyeti okudu "Şimdi siz, içinizden birini şu gümüş paranızla şehre gönderin de, baksın, şehrin hangi yiyeceği daha temiz ise size ondan erzak getirsin; ayrıca, nâzik davransın gizli hareket etsin ve sakın sizi kimseye sezdirmesin." * Yiyecekleri şehirden getirdiler annesinin önüne koydular ve iftar vakti gelmişti, hepsi annesinin gözüne bakıyordu. Anneleri "Boş günlerde yapmış olduğunuz ibadetlerinize mukâbil yiyiniz içiniz." âyetini okudu ve oruçlarını açtılar. * Beni yemeğe davet ettiler, ben kabul etmedim. Çocuklara; "Annenizin bu hâli nedir? Âyetten başka bir şey söylemiyor. Bunun sebebini bana anlatmadığınız sürece yemeğe gelmeyeceğim." deyince, kadının büyük oğlu "Vallahi ben kırk yaşındayım, annem kırk yıldır yanlış bir şey söylerim de, günah kazanırım diye, hep Kur'ân'la konuşuyor." dedi. Ben de, Cuma sûresi 4. âyeti onlara okudum. "Bu, Allah'ın lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir." * Abdullah İbn-i Mübarek Hazretleri diyor ki; Daha yanlarında kalsaydım, günlerce Kur'ân konuşabilirdi. İşte İslâm tarihinde Kur'ân-ı hayatına hâkim kılmış nice büyükten sadece bir tanesi. * Rabbim bizleri evlatlarımızla birlikte, Kur'ân'ın hâdimi eylesin. Kur'ân-ı bize şefaatçi eylesin. Her iki dünya da bize yâr eylesin ve bizleri Kur'ân'ın sırrı ile Rabbim, merzuk eyleyerek bu Ramazan-ı Şerif'de onun şikayetinden de emin eylesin. Âmin. AYET-İ KERİME * "Rabbimiz, eşlerimizden ve zürriyyetimizden bize göz aydınlığı bağışla ve bizi muttakilere takva sahiplerine imam kıl." Furkan 74 * Ey Muhammed! De ki "Yemin olsun, eğer insanlar ve cinler bu Kur'ân'ın benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine yardımcı olsalar bile, yine onun bir benzerini meydana getiremeyeceklerdir." İsrâ 88 HADİS-İ ŞERİF * "Allah yeryüzünde azabı hak etmiş olanları azaplandıracağı zaman, Kur'ân'ı öğrenmeye çalışan çocukların yüzü suyu hürmetine azap etmekten vazgeçer." Dârimi * "Çocuğuna Kur'ân öğreten babaya Cennette taç giydirilir." Taberânî ? "Kim Allah'ın kitabından bir ayet öğrenirse, kıyamet günü öğrendiği bu ayet onu gülerek karşılar." Buhârî SORDUM-ÖĞRENDİM Dini bir emri yerine getirmemeye veya bir haramı işlemeye yemin eden kişi ne yapmalıdır? Farz veya vacip olan bir şeyi yapmamaya ya da haram ve günah olan bir şeyi yapmaya yemin etmek, Müslümana yakışmaz. Bakara Suresi 224'te "İyilik etmemek, takvaya sarılmamak, insanlar arasını ıslah etmemek yolundaki yeminlerinize Allah'ı siper yapmayın. Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir." Bununla birlikte, bu tür bir yemin edildiğinde, yeminini yerine getirmeyip bozmak ve ardından yemin keffâreti vermek gerekir. Efendimiz sas "Bir kimse bir şey için yemin eder, sonra da ondan hayırlısını görürse yeminini bozsun ve keffâret ödesin" buyurur. DUA KUR'âN-I KERİM'DEN DUA ÂYETİ * Rabbenâ ve âtinâ mâ veadtena âlâ rusulike ve lâ tuhzinâ yevmel kıyameh, inneke lâ tuhliful mîâd." Âl-i İmran 194 * "Rabbimiz! Bize peygamberlerine vaad ettiğini ver, kıyamet günü bizi rezil etme. Muhakkak sen verdiğin sözden dönmezsin." Âmin Yasal Uyarı Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın. Eyvah ramazan ayı bitti! 18 Temmuz 2015, Cumartesi Mü'minlerin 11 ay yolunu gözledikleri, rahmet, mağfiret ayı sona erdi. Acaba bu ayın nimetlerinden nasiptar olabildik... Niye bayram ettiğini bilmeyen, niye oruç tuttuğunu da bilmez! 17 Temmuz 2015, Cuma Kardeşlerim, Ramazan-ı Şerif'in sonunda "Oh Ramazan'dan kurtulduk!" der gibi, bitişine sevine sevine, yeme içme... Fitrelerinizi unutmadınız değil mi? 16 Temmuz 2015, Perşembe Kıymetli dostlar olur insanlık hâlidir; iş, güç, verdim, veriyorum derken unutulabilir, Fitre'lerinizi Bayram Namazı'ndan... Ümmetim tek vücut gibidir! 15 Temmuz 2015, Çarşamba Kıymetli dostlar, sayfamızdaki resimlerle dünyanın dört bir tarafından sizlere Ümmet-i Muhammed'in Kadir Gecesi... Zekatı verenin malı da kalbi de temizlenir 14 Temmuz 2015, Salı Zekat sadece malı temizlemez, o mala sahip olma hırsını da kalpten temizleyen, eşi benzeri olmayan bir ibadet,...

yürüyüşünde tabii ol ne demek